Politikacı kimliğinden önce spor alanındaki başarılarıyla, futbolcu kimliğiyle ve kulüp yöneticisi olarak tanındı. Bu alandaki başarısının da etkisiyle 1998 yılında aktif politik hayata atıldı. Daha ilk seçimlerde listeleri zorlayan başarısıyla dikkat çekti ve hızla başlayan politik yaşamında aynı hızla yükseldi. 8 yıllık aktif politik geçmişin ardından daha 41 yaşında KKTC’nin en köklü siyasi partilerinden Ulusal Birlik Partisi liderliğini üstlendi…Üstelik ülke siyasetine adını yazdırmış Derviş Eroğlu gibi bir siyasetçinin ardından….
Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığını geçtiğimiz ay yapılan çekişmeli kurultayda devralan Lefkoşa Milletvekili Hüseyin Özgürgün, genç bir lider. Spor alanındaki geçmişinin de etkisiyle dinamik ve muhafazakarlıktan uzak özgürlükçü yapısıyla bilinen Özgürgün, kendini “her alanda iyi bir liberal” olarak tanımlıyor. Liberal vizyonunu partisine de taşıyacağına inanan Özgürgün, parti lideri olarak ilk sınavı niteliğindeki yerel seçimlerden başarıyla çıkacakları, hatta seçimlerin koalisyon hükümetinin ömrü için belirleyici olacağı inancında.
Genç, dinamik yapısı ve vizyonuyla ilgi çeken, ancak kısa politik geçmişi nedeniyle toplumda pek tanınmayan UBP Genel Başkanı Lefkoşa Milletvekili Hüseyin Özgürgün’le çocukluğundan başlayarak yaşamını, politik hayatını, Demokrat Parti’den Ulusal Birlik Partisi’ne geçiş nedenlerini, parti başkanlığını, kurultay sonrası partide yaşanan gelişmeleri, seçimleri konuştuk. Evinde yaptığımız röportajda özel hayatı yanında politik hayatında da en büyük destekçisi annesi Tangör Özgürgün, kahve servisi, Kıbrıs’ın geleneksel macunu, şekeriyle yakın ilgisini esirgemedi.
BİR AYAĞI DA LEFKE’DE
Hüseyin Özgürgün, 1965 Lefkoşa doğumlu. Lefkoşa’nın eski mahallelerinden Ayluga bölgesinde doğmuş ve çocukluğu bu bölgede geçmiş. Baba tarafı uzun yıllar bu bölgede yaşamış, hatta dede bölgenin muhtarlığını yapmış ama aslında baba Baf’ın Arodez köyünden, anne de Lefke kökenli. Bu nedenle çocukluğunda bir ayağı da hep Lefke’de olmuş. Anneanne dolayısıyla tatillerini, hafta sonunu genellikle Lefke’de geçirmiş. Babanın köyü Arodez’i ise pek bilmiyor, hatta 1974 sonrası Güney’de kalan baba köyünü hala ziyaret imkanı bulamamış…
Başta ilkokul öğretmenliği ve GKK’da memuriyet olmak üzere toplam 36 yıllık çalışma hayatının ardından oğlunun politikaya atılmasıyla birlikte 1998’de emekliye çıkan anne, Hüseyin Özgürgün’ün en büyük destekçilerinden…Seçimlerde eşler, evlatlar için aktif görev üstlenen tipik Kıbrıs Türk kadınlarından…Bugün de UBP Kadın Kolları’nda aktif olarak görev yapıyor.
18 VE 15 YAŞLARINDA İKİ ÇOCUK BABASI
Baba Sonal Özgürgün ise tapu memurluğundan emekli. 2 yaş küçük tek kardeş Mehmet Ali Özgürgün de Toprak Ürünleri Kurumu’nda memur.
Eşinden yaklaşık 4 yıl önce boşanan Hüseyin Özgürgün’ün 18 yaşında bir oğlu ve 15 yaşında da bir kızı var…Evliliği ve boşanması hakkında konuşmaktan kaçınan Özgürgün, yeniden evlilik konusunda ise, bilinen güler yüzü ve kahkahasıyla “politikadan zaman kalırsa neden olmasın” dedi.
O BİR EKONOMİST… CAMBRIDGE’DE 2 YIL
Atatürk İlkokulu’nun ardından Şehit Hüseyin Ruso Ortaokulu ve Lefkoşa Türk Lisesi’nden mezun olur Hüseyin Özgürgün…Ardından Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gider. Uluslararası ilişkiler bölümüne başlar, ama daha sonra bölüm değiştirir, ekonomi ve maliye bölümünden mezun olur. Mesleği ekonomist yani…”Keşke uluslararası ilişkilerde kalsaydım, çünkü ekonomi çok zor…ama ekonomist olmak bugün çok işe yarıyor” diyor…
Ankara’da 1983 yılında başladığı üniversite eğitimini 1988 yılında tamamlar. Liberal felsefeye sahip olmasını üniversite yıllarına bağlar. “O dönemde solculuk değil, liberalist felsefe hakimdi ve bizleri de o dönem biçimlendirdi” diyen Özgürgün, kişiliğinin de liberal felsefeye uygun olduğu inancında.
Ardından İngiltere Cambridge Üniversitesi’ne girer. Yüksek lisans için gider aslında ama 2 yıl kalmasına karşın tamamlamadan adaya döner. Cambridge’de Uluslararası Politika okur. Bir yıl daha kalsa yüksek lisansı tamamlama imkanı olmasına karşın yarım bırakarak döner…”O zamanlar bugünkü kadar moda değildi yüksek lisans mezunu olmak. İngilizce öğrendim ve bu da yeterli geldi. Özlem de olunca bırakıp döndüm“ diyor o günleri anlatırken.
SPORDAN AKTİF POLİTİKAYA
Hüseyin Özgürgün’ü Kıbrıs Türkü, özlelikle genç kitle sporcu kimliğiyle tanır. Daha çocuk yaşlarında futbol oynamaya başlar. 1980-1995 yılları arasında Çetinkaya Spor Kulübü’nde futbol oynar ve bu alandaki başarılarıyla futbol tarihine adını yazdırır. Ardından aynı kulüpte başkanlık yapar, 1995-99 yılları arasında. Ve politikaya atılmasında bu dönem önemli rol oynar, diğer birçok politikacı gibi…
Özgürgün belki genç olmasının, belki yeni olmasının etkisiyle hala sporla iç içe…Son bir ayda parti başkanlığıyla birlikte aksamalar olsa da düzenli sporunu yapıyor, dostluk maçlarında arkadaşlarıyla futbol oynuyor, yani yeşil sahalardan henüz kopmuş değil…
AKTİF POLİTİK HAYAT
KKTC’de politik hayatın çok hareketli olduğu, gerilimlerin yaşandığı 1990 yılında Özgürgün UBP gençlik kollarında çalışmaya başlar. 25 yaşında politikayla tanışır. Ancak hemen ardından UBP’de bölünme olur ve Demokrat Parti kurulur. Bölünme nedeniyle politikadan uzaklaşır, ta ki 1998 yerel seçimlerine kadar…
Yerel seçimlerde Demokrat Parti’den Lefkoşa Belediye başkanlığı için adaylık önerisi alır ve kabul eder. “Seçimi kazanamadım ama yüzde 26 oy aldım ve ikinci sırada tamamladım. Bu çok iyi bir sonuçtu….” diyen Özgürgün, bu seçim sonucunun politik geleceğinde belirleyici olduğunu anlatır.
Yerel seçimlerden 6 ay sonra aynı yıl genel seçimler yapılır ve Hüseyin Özgürgün yine DP’den bu kez milletvekili adayı olur. Milletvekilliği için ilk adaylığıdır. 9’uncu sıradan aday gösterilir ama beklenmedik bir şekilde partinin önde gelen isimlerinden fazla oy alır ve Mustafa Arabacıoğlu’nun ardından 2’inci sırada milletvekili seçilir.
Özgürgün, bundan sonra girdiği seçimlerde de hep liste başlarında milletvekili seçilir. Hatta DP’den transfer olmasının ardından UBP listelerinden aday olduğu ilk seçimlerde de bu durum devam eder…
Seçmenden aldığı desteğin nedenleri sorulunca, “İnsan kendi kendini anlatmamalı, bu bana uymaz” diyerek alçak gönüllü tavrını sürdüren Özgürgün, “Pek fazla iddialı davranan, konuşan bir insan değilim ama başarı için gerekeni yaparım. ‘Ben oldum, tamamın, aferin bana’ hiç demem. Liberal bir insanım, iyi bir liberalim…“diyerek aldığı desteğin mesajını da veriyor aslında…
NEDEN DP YERİNE UBP…
Hüseyin Özgürgün’ün DP’de ömrü kısa olur. 2.5 yıllık milletvekilliğinin ardından 2000 yılında UBP’ye geçer. O günlerde bu konuda fazla bir açıklama da yapılmaz.
DP’den istifa ederek UBP’ye geçişinde, aynı dönemde eşinden ayrılmasının ve DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’la bacanak ilişkisinin etkili olduğu yorumlarına ise Özgürgün, “alakası yok” diye karşılık verdi…
Özgürgün, DP’den ayrılarak UBP’ye geçiş nedenlerini şöyle özetledi…
“Demokrat Parti’de uygun çalışma ortamı bulamadım. Parti benim düşüncelerime uygun şekillenmemişti ve bu konuda mücadele ortamı da yoktu. Yani size uygun olmaz, demokratik anlayışınıza ters olur ama mücadele edebileceğinizi, değiştirebileceğinizi görür ve uğraşırsınız. Bunu da yapamayacağımı gördüm ve kalamadım. İstifa ederek UBP’ye geçtim. Aynı yapıyı UBP’de de görsem orda da kalmazdım. UBP’yi benim kafamdaki teamüllere çok daha uygun buldum. Orada kendimi bir milletvekili olarak hissettim, ağırlığımın olduğunu gördüm. İstediğim ortamı buldum yani…Yanlışlar, eksikler, aksilikler yok muydu? Vardı ama etkili olabilmeniz, bunları düzeltme ortamı olması önemli. Mücadele için de ortam lazım, UBP’de bunu buldum… DP’de böyle bir ortam yoktu.”
BAŞKANLIĞA HIZLI GEÇİŞ
Hüseyin Özgürgün, 30 yıllık geçmişiyle KKTC’nin köklü partilerinden UBP’de 5 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürenin ardından beklenmedik bir şekilde başkanlık koltuğuna oturur…Bu partide kemikleşmiş politikacılar, milletvekilleri varken neden Ögürgün…
Derviş Eroğlu’nun istifasının ardından başkanlığına kesin gözle bakılan Salih Miroğlu’nun ölümüyle birlikte UBP’nin bir dizi beklenmedik şansız olay yaşadığını anımsatan Özgürgün, hızlı gelişen bu dönemde Grup Başkan Vekili olarak önemli rol üstlendiğini söyledi. Başkan adayları dışında grubun tümünden aldığı destekle başkan seçildiğini söyleyen Özgürgün, seçimlerde aldığı oy desteğine de işaret etti.
Özgürgün, Derviş Eroğlu’nun desteğiyle başkanlık koltuğuna oturduğuna ilişkin söylemleri de, “Eroğlu ile 5.5 yıl çalıştım. İyi bir diyaloğumuz, karşılıklı güvenimiz oluştu. O etkili oldu tabii ki, çünkü 20 yılı aşkın başkanlığı, partide ciddi ağırlığı var. Ama diğer arakdaşlardan da destek geldi ve genel bir uzlaşı oldu. Adaylar dışında grubun bir teki hayır dese aday olmazdım” ifadeleriyle yanıtladı.
DIŞLAMADIM AMA ERTUĞRULOĞLU UZAK DURUYOR
Şubat ayında yapılan çekişmeli kurultayın ardından partide yaşanan gelişmeleri de konuştuk Hüseyin Özgürgün’le…
“Kurultay geride kaldı, parti içi sorun yok. Partinin herkese ihtiyacı var ve bu nedenle kırılma, gücenme, dışlama yanlış” diyor ama kurultayda yarıştığı Lefkoşa milletvekillerinden Tahsin Ertuğruloğlu ile ilgili sorular gelince aslında sorun olduğu da ortaya çıkıyor…
“Tahsin Bey değerli, birikimli bir milletvekili. Kurultay geride kaldı ve ben dışlamaya hep karşıyım. Katkı istedik, görev önerdik. Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nde çalışmasını, yurt dışında İKÖ toplantılarına katılmasını önerdik ama kabul etmedi. Sıcak yaklaşıyoruz ama uzak duruyor. Her tür görevi vermeye hazırız ama belli ki etkin görev almak istemiyor…”
DENEMEK İÇİN PARTİ TESLİM ETMEZLER
Yaklaşık bir yıl sonra yapılacak olağan kurultaya kadar “deneme” dönemi yaşayacağına ilişkin yorumlarla ilgili olarak da Özgürgün, “Kimseye denemek için parti teslim etmezler. Kimseye ‘al orduyu da bir süre dene’ denmez. Böyle bir söyleme ancak gülünür. Ben parti başkanlığını önemli bir destekle aldım, verenler de bu görevi en iyi şekilde yapacağım inancıyla verdiler.Günü geldiğinde yaptıklarıma, yapamadıklarıma yine üye karar verir…”
VİZYONUM PARTİYE YANSIYACAK… EROĞLU DÖNEMİNİ YARGILAMAM
“Ben iyi bir liberalim. Siyasette de, ekonomide de, sosyal hayatımda da liberalim” diyen Özgürgün, bu kişiliğinin ve felsefesinin parti vizyonunda da etkili olacağı inancında.
Özgürgün, 22 yıllık Eroğlu dönemiyle ilgili değerlendrimesi ve lider olarak farkları sorulunca ise ayrıntılı değerlendirme yapmaktan kaçındı…
“Derviş Eroğlu yıllarca bu partinin başkanlığını yaptı, çok deneyimli bir insan ve kendine göre yöntemleri vardı. Ben geçmişi veya Eroğlu’nu yargılayacak durumda değilim. Her başkanın kişiliği, yapısı partisine yansır. Benim özgürlükçü, demokratik anlayışım partiye yansıyacak ve ekip çalışması yapacağım. Geçmişi tarih değerlendirsin…”
YEREL SEÇİMLER SINAV NİTELİĞİNDE
UBP Genel Başkanı Özgürgün, önündeki en önemli sınav niteliği taşıyan yerel seçimler ve milletvekilliği ara seçimleri konusunda da iddialı…
“Seçimlerden çıkacak sonuç iktidarın ömrünü belirleyecek. Halkın koalisyona nasıl baktığını gösterecek. Eğer UBP seçimlerden birinci parti olarak çıkarsa, bu hükümetin ömrünün bittiğini gösterecek. UBP oylarını korursa hükümetin devamında ne kadar süre geçer belli olmaz.. UBP’nin oylarında ciddi gerileme olmayacağına göre yerel seçimlerde iktidar mutlaka sarsılacak. Zaten koalisyonluk hali de kalmadı…”
CTP İLE FLÖRT, DP İLE BİRLEŞME SÖZKONUSU DEĞİL
Zaman zaman gündeme gelen CTP ile olası koalisyon söylemleri konusunda da Özgürgün, “Hükümet krizi olmadan iktidara talip olamayız, flört sözkonusu değil. Müdahil olmamız için hükümette sorun olması gerekir. Ancak o zaman bir koalisyon ihtimali gündeme gelir. Biz her partiyle koalisyona hazırız ama her şartta koalisyon da olmaz” ifadelerini kullandı.
Özgürgün, sağda iki partinin, UBP ile DP’nin birleşme ihtimali konusunda ise, “Sözkonusu bile olamaz. İki ayrı parti. UBP köklü, güçlü bir parti, kimseyle birleşmeye ihtiyacı yok. Ama UBP’ye katılabilirler…” diye konuştu.
UBP NEDEN MUHALEFET YAPAMIYOR
Özgürgün, “anamuhalefet, Meclis’te 17 milletvekili var ama UBP muhalefet yapamıyor” şeklindeki soruya, “Bu doğru değil, UBP çok iyi muhalefet yapıyor” sözleriyle karşılık verdi.
UBP’nin muhalefet yapamadığına ilişkin imajın basının desteğiyle iktidar tarafından yaratıldığını savunan Özgürgün, “iktidarın basındaki hakimiyeti” yanında toplumsal koşulların ve halkın ihtiyaçlarının da etkili muhalefette belirleyici olduğuna vurgu yaptı.
AKPA DENEYİMİ
Hüseyin Özgürgün, anamuhalefet UBP’nin milletvekili olarak aynı zamanda Kıbrıs Türkü’nü Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPA)’da temsil eden 2 milletvekilinden biri. CTP Milletvekili Özdil Nami ile birlikte…Kıbrıs Türk siyasi tarihinde ilk kez AKPA’da temsiliyet imkanıyla birlikte AvrupAlı milletvekilleriyle birlikte çalışmayı, dünyalı olmayı her açıdan önemli bir deneyim sayıyor…
“AKPA dünya platformu, oradaki temsiliyetimiz bize Kıbrıs Türkü adına istediğimiz mesajı verme imkanı sağlıyor. Aktif olarak çalışıyoruz, gruplarla temas imkanlarımız var. Oy hakkımız yok ama tamamen üye pozisyonundayız. Bugün birçok Avruapalı milletvekiliyle temas halindeyiz, bir telefonla ulaşma imkanımız var…”
AKPA deneyiminin partisine ve ülke siyasetine olumlu bir vizyon olarak yansıdığını vurgulayan Özgürgün, Cumhurbaşkanı Talat’ın AKPA’da konuşma yapması için girişimlerde bulunduklarını belirterek önümüzdeki aylara yönelik mesaj da verdi.
YABANCI DİL ABARTILIYOR
AKPA’da temsiliyet konusunu değerlendirirken, KKTC’de yabancı dil konusunun fazla abartıldığını da bir gözlem olarak dile getirdi Özgürgün…
“Yabancı dil bilmek iletişim açısından avantaj. Ama bizde bu konu biraz abartılıyor. Yabancı dil bilmezse eksiklik gibi bakılıyor. Oysa AKPA’da, Fransa’da insanlar, milletvekilleri ana dillerinde konuşuyorlar, kendi lisanlarına sahip çıkıyorlar. Anlaşacak kadar yabancı dili yeterli görüyorlar, yabanı dili yabancı dil olarak görüyorlar. Hatta ingilizceyi iyi bilmelerine karşın konuşmayanlar var…”
UBP’NİN VİZYONU İLE ÇELİŞKİLİ DEĞİL Mİ…
Lefkoşa Milletvekili UBP Genel Başkanı Özgürgün, AKPA’da temsiliyetle ilgili deneyimlerini aktarırken, “UBP’nin muhafazakar görünümü, AB’a mesafeli duruşuyla çelişkiye düşmüyor musunuz” sorusuna da şu karşılığı verdi…
“UBP Avrupa Birliği ile temasta olan iki partiden biridir. Çok ciddi temaslarımız, çok iyi ilişkilerimiz var. Avrupa Parlamentosu Temas Grubu adaya geldiğinde koalisyon ortağı yumurta attı, UBP heyetle görüştü. Bir aylık başkanlık dönemimde 20’ye yakın yabancı diplomatla görüştüm. UBP muhafazakar bir parti değil, sadece öyle bir imaj vardı, bu da değişiyor. Ekonomide liberal bir parti. Artık siyasi olarak, yönetim olarak da liberal bir çizgi izleyecek…”
(TAK/ Mart 2006)