İSMET VEHİT GÜNEY… KIBRIS CUMHURİYETİ BAYRAĞININ MİMARI

07FE0009

Öğretmen ve  ressam kimliğiyle yakından tanınıyor… Fotoğrafa da tutkulu, hatta fotoğraf çekerek resim yapıyor. Ama en fazla da “Kıbrıs Cumhuriyeti” bayrağının, ambleminin mimarı olarak ünlendi… Ve 82 yaşında hala tuval başında, atölyesinde resim yapmaya devam ediyor.

Birçok insanın kabuğuna çekildiği 80’li yaşlarda motivasyonunu kaybetmeden üretmeyi sürdüren, fotoğrafını çektiği tarihi mekanları resimle kalıcılaştıran İsmet Vehit Güney, mesaiye gider gibi her gün aksatmadan çalıştığı atölyesinde konuk etti bizleri…Tuval başında, gülen gözlerle kendini, sanatını, hayatını anlattı…

Limasol’da 1923 yılında doğan İsmet Vehit Güney,  memur bir ailenin çocuğu. Toplam 3 kardeş. Erkek kardeşi İstanbul’da, kızkardeşi Girne’de hayatını sürdürüyor.

İlkokulu Limasol’da okumasının ardından, bu kentte o yıllarda lise olmaması nedeniyle orta ve lise eğitimini Lefkoşa’da yapar, lise mezunu….1951 yılında ilkokul öğretmeni Tomris Ahmet Cemal ile evlenerek Lefkoşa Çağlayan bölgesine yerleşir ve 55 yıllık eşiyle hala bugün aynı evde yaşamını sürdürür. İki kızından Nilgün, en az babası kadar yakından tanınan bir ressam, öğretmen. Diğer kızı Fatoş ise İstanbul’da yaşamını sürdürüyor.

SAVAŞI DA YAŞADI

İsmet Vehit Güney, 1943 yılında liseden mezun olur. İkinci dünya savaşının en yoğun olduğu günlerdir ve Kıbrıs’ı sömürgesi altında tutan İngiltere de savaşın taraflarındandır. Savaş koşulları nedeniyle iş bulamayınca, birçok Kıbrıslı gibi İngiliz ordusuna paralı asker olarak yazılır ve savaşa katılır. Orduyla önce Süveyş kanalına, ardından Hayfa ve İtalya’ya gider. Orduda tercüman olarak görev yaptığı için ateş hattında yer almaz, ama savaşın acı yüzüne 2 yıl süreyle yakından tanıklık eder. Savaşın sona ermesiyle  ancak 1945 yılında adaya döner…”Tercüman olduğum için sıcak ateş hattında yer almadım ama  savaş yılları çok büyük deneyim, hayat dersi oldu. İnsanların çektiği acıları, savaşın çirkinliğini, açlığı, yokluğu gördüm…” diyor o günleri anlatırken.

İSMET V. GÜNEY

MEMUR OLUR, SÜNGERCİLERLE ADAYI DOLAŞIR

Adaya dönüşüyle birlikte Limasol gümrüğünde devlet memuru olarak işe başlar. Daha 22-23 yaşlarındadır. O yıllarda çok yaygın olan süngercilere eşlik eder gümrükçü olarak. Yunanistan’dan gelen süngercilere ait gemiyle, görevli olarak denize açılır ve bir yıl süreyle denizde kalır, ada sahillerini gezer.  Bu dönem de hem güzelliği, hem sağladığı deneyimle hayatında vurgu yaptığı dönemler arasında yer alır…

ÖĞRETMENLİK YILLARI

İsmet Vehit Güney, lise yıllarından itibaren resim yapmaya başlar. “İçten gelen bir şey, çok severdim ve çok yetenekliydim” diyor. İlk sergisini 1947 yılında, yani savaştan dönmesinin hemen ardından Limasol’da açar.

Resme merakı, tam da bu dönemde hayatının yönünü değiştirir. Limasol’da temsilcilik açan British Council, burada çalışanlara resim dersi vermesi için İsmet Vehit Güney’e iş teklif eder. Böylece öğretmenlik hayatı da başlar, ressamlığa ek olarak resim öğretmenliği yapar…

Limasol’da 2 yıl görev yapmasının ardından öğretmenliğe Lefkoşa Türk Lisesi’nde devam eder.  Ve resim öğretmenliğini kesintisiz sürdürür, 1977 yılında emekli oluncaya dek…

07FE0021

ÜNLÜ RESSAM ÇALLI’NIN ATÖLYESİNDE

Öğretmenliği süresince “işim, zevkim” dediği ressamlığı sürdürür, kendini geliştirir, yetiştirir. Hatta 1956 yılında dönemin ünlü Türk ressamlarından İbrahim Çallı’ya mektup yazar, “resim tekniğinizi çok beğeniyorum, atölyenize gelmek istiyorum” diye…Ve sürpriz olur, “hemen gel” yanıtını alır…Belki o dönem Kıbrıs’ın, Kıbrıs Türkü’nün Türkiye’de çok gündem olmasının da etkisiyle ünlü ressamdan büyük ilgi görür. Çallı’nın olumlu yanıtı üzerine yaz tatilini fırsat bilerek hemen İstanbul’a gider, atölyesi yanında evinde bile konuk edilir ünlü ressamın…1960 yılında ölünceye kadar her yıl yaz tatillerini Çallı’nın atölyesinde geçiren İsmet V. Güney, “Bana yön veren o oldu” diyor gururla…

GRAFİK OFİSİ VE KIBRIS GAZETESİ

1977 yılında öğretmenlikten emekli olmasının ardından bir grafik ofisi açar İsmet Vehit Güney ve renk ayrımı yapar. Ofisi çok iyi iş yapmaktadır. 1989 yılında Kıbrıs gazetesi kurulunca, gazetede çalışmaya başlar. 2001 yılında buradan da emekli olur. Ama ikinci emekliliğe rağmen üretmeye kararlıdır ve o tarihten sonra atölyesini açar. Evinin yakınında, Lefkoşa’da  itfaiyenin karşısındaki atölyesinde üretmeye devam eder…

FOTOĞRAFA DA TUTKULU

Fotoğraf çekmeye de çok meraklı İsmet Vehit…Hatta atölyesindeki “nikon” marka fotoğraf makinesini gururla gösteriyor, “Yanımdan ayırmam, beni etkileyen objeleri, insanları, tarihi eserleri çekerim” diyerek…Çektiği  fotoğrafları  albümlerde biriktiriyor, ayrıca bu fotoğraflara bakarak resim çiziyor…Lefkoşa’daki Girne Kapısı’nı, Girne Kalesi’ni böyle çizmiş mesela…

Ve fotoğrafa ilgisi amatörlüğün ötesinde,  kurs bile düzenlemiş. Ünlü fotoğrafçı Yücel’i yetiştirmekle gurur duyuyor…

KÜÇÜK’Ü, ATATÜRK’Ü ÇİZDİ

Resim tekniğini “realist” olarak tanımlayan, “romantizm” ekolünden olduğunu söyleyen İsmet Vehit Güney, “ne klasik, ne modern” yorumu yapıyor kendi sanatı için…Manzara resimleri, portre çiziyor. Hatta Atatürk’ün, Namık Kemal’in, Dr. Küçük’ün resimlerini de yapmış, bunlar evinde asılı….

Eserlerinin Amerika’dan İngiltere’ye, yabancı elçiliklerden resmi binalara kadar birçok alanda kullanılması onun gurur kaynağı…”İnsan ürettikleriyle vardır, çok mutlu oluyorum” diyor gururla…

ADINA SANAT MERKEZİ ONURLANDIRDI

Anı pullarında da imzası var, bunları katalogda en değerli hazine gibi saklıyor. Ama işin hoş yanı, emeğinin, üretkenliğinin toplumda değer bulduğu, onore edildiği inancında İsmet Vehit Güney…Eğitim Bakanlığı’nın geçtiğimiz aylarda adını taşıyan sanat merkezi açmasından örneğin çok mutlu olmuş, atölyesinde merkezin afişlerini zevkle gösteriyor… İnsanın öldükten sonra değil de yaşarken onurlandırılmasının önemini vurgulayarak…

07FE0012

POST MODERN TARZI SEVMİYOR

Günümüz sanatçılarıyla ilgili yorum yaparken, “çoğunlukla modern çalışırlar, avrupaidirler” diyen İsmet Vehit Güney,  “Hepsi kendi alanında iyi” diyerek, hatta birçok isim de vererek beğenisini dile getiriyor. Alışılmışın aksine eleştiride, yargıda bulunmuyor…Kızı Nilgün Güney hariç…”Post modern tarzını beğenmem” diyor duygusal yakınlıktan, sevgiden, samimiyetten aldığı güçle…

“KIBRIS CUMHURİYETİ” BAYRAĞININ MİMARI

İsmet Vehit Güney’le, ona esas ününü sağlayan “Kıbrıs Cumhuriyeti” bayrağını, devlet amblemini de konuştuk… Kıbrıs Türkleri’nin çoğunluğu tarafından yakından bilinen, ama özellikle Annan Planı’yla ilgili süreçte genç nesiller tarafından da öğrenilen bayrak ve amblem hikayesini.

Çatışma döneminin ardından 1960 yılında Kıbrıs ortaklık cumhuriyetinin kurulmasıyla ortak bayrak ve hükümet amblemi için yarışma açılır. (Tıpkı Annan Planı’yla ilgili süreçte açılan yarışma gibi…) Yarışmaya 500 civarındaki kişiyle birlikte resimde, grafikte yetenekli 37 yaşındaki İsmet Vehit de katılır. Ve kazanır….Para ödülü de alır ama “onuru daha önemli” diyor olayın önemini vurgularken…Dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios yanına çağırır, tebrik eder ve esprili bir de sohbet yaparlar.

İsmet Vehit’in beyaz zemin üzerine Kıbrıs haritası ve zeytin dalından oluşan sade çizimi, yeni cumhuriyetin bayrağı olur. Bugün hala kullanılan ve Avrupa Birliği’nde dalgalanan bayrak. Bayrak yanında 1960’dan beri bugün hala kullanılan “Kıbrıs Cumhuriyeti” hükümet amblemi de onun tasarımı. Hatta önemli anı pullarından bazıları da…

Kendi çizimi bayrağın ve  hükümet ambleminin, ortaklık cumhuriyeti yıkılmasına rağmen değişmeden 45 yıldır hala kullanılması, beğenilmesi, Avrupa Birliği’nde  dalgalanması, yaratıcısı olarak onur veriyor İsmet Vehit Güney’e…”Hala aynı gururu taşıyorum, ama onların yerinde ben olsam Kıbrıslı bir Türk’ün, beraber yaşamak istemediğim Türkler’den birinin çizdiği bayrağı kullanmazdım” diye de eklemekten kaçınmıyor..

ELİNDE ORİJİNAL ÖRNEK YOK

Bayrağın mimarı olmasına karşın bayrakta kullanılan  figürden elinde orijinal örnek yok İsmet Vehit Güney’in. Çünkü 1963 yılında başlayan toplumlararası çatışmalar sırasında  Çağlayan’daki evi yağmalanmış. Orijinal bayrak ve amblem çizimleri yanında, birçok belgesi, eseri de yok olmuş bu yağmalama sırasında…

İsmet Vehit Güney, bayrakla ilgili anılarını anlatırken, acı acı gülümseyerek bir başka gerçeğe daha vurgu yaptı… Türkler tarafından yaygın olarak bilinmesine karşın, cumhuriyet bayrağının bir Türk tarafından çizildiğini Rumların, hatta Rum gazetecilerin ancak 2 yıl önce öğrendiklerini anlatıyor İsmet Vehit Güney…”Annan planıyla ilgili tartışmalar ve kapıların açılmasıyla bir Rum gazeteci duymuş ve benle röportaj yaptı. Rumlar bu röportaj üzerine öğrenmişler bayrağı benim çizdiğimi. Çok ilginç” diye vurgu yapıyor bu ilgisizliğe.

FIRÇA ELİNE YAKIŞIYOR

İsmet Vehit Güney, asırlık çınar gibi ayakta duran bizim insanlarımızdan… Ressam Emin Çizenel’in “İsmet Vehit Güney” albümünün önsözünde vurguladığı gibi, “Kıbrıs Türk resmi içinde her zaman anılacak, bakılacak ve bir şeyler öğrenilebilecek bir ressam. Fırça eline yakışıyor…”

(TAK/ Şubat 2006)

Bir Cevap Yazın