Çocuk yaşlarda çok okumaya başladı. Hatta 6 yaşında gözlük taktı. Aynı yıllarda dünyanın yeni icadı bilgisayarla tanıştı. Bilgisayar okumaya, hatta Amerika’da okumaya da çocuk yaşlarında karar verdi. Okudu da… Bilgisayar mühendisliğiyle başladı, bilgi teknolojilerine yöneldi ve daha 25 yaşında kendi şirketini kurdu. Şimdilerde 10 yıllık şirketini Lefkoşa-İsveç hattında yönetiyor; otellerden bankalara BM’den Aselsan’a kadar bir çok kuruma haberleşme alanında teknoloji ve hizmet satıyor.
Aile telekom kökenli
Uzun yıllar Telekomünikasyon Dairesi müdürlüğü, ardından Ulaştırma Bakanlığı müsteşarlığı ile tanınan Ahmet Akçaba’nın iki çocuğundan biri Faize. Anne Fatma Akçaba da aynı daireden emekli, hatta dede de telekom kökenli. Farkında olmadan aile mesleğine yönelmiş aslında… Tek kardeşi Cemal ise İsviçre’de finans sektöründe, farklı bir alanda çalışıyor, orda yaşıyor.
6 yaşında gidişat…
Lefkoşa 1980 doğumlu Faize Akçaba. İlkokulu Şehit Ertuğrul İlkokulu’nda, orta eğitimi TMK’da yaptı. Ama ne yapmak istediğine, mesleğine çocuk yaşlarda karar verir. Daha 6 yaşında çok okumaya başlar, hatta gözlük takar. “Geceleri herkes uyurken kalkar okurdum” diyor. Gözlük takmanın genetik olduğunu sonradan farkeder, o yıllarda okuma kaynaklı sansa da…
Yaklaşık 9 yaşlarında da bilgisayar mühendisliği okumak istediğine karar verir. Dünyanın bilgisayarla tanıştığı yıllar.
Hollywood sandı ama…
Amerika’da okuma arzusu da aynı yaşlarda su yüzüne çıkar. “Hollywood filmlerinden etkilendim herhalde” diyor. Nitekim liseyi bitirince üniversiteden aldığı bursla, haftada 20 saat da çalışarak Macalester College’de Bilgisayar Mühendisliği okumaya gider. ABD’de eğitimin filmlere benzemediğini yaşayarak görür. Yıl 1997.
Mühendislik sıkar
Üniversitede bir süre sonra bilgisayar mühendisliğinin hayal ettiği gibi olmadığını, kendine hitap etmediğini farkeder. “7-24 bilgisayar başında bir hayat çok sıkıcı geldi” diyor.
Kısa bir bocalamadan sonra, okulun ders seçme özgürlüğünün/elastikiyetinin katkısıyla ve liseden itibaren Almanca öğrenmesinin sağladığı avantajla değişim programıyla 6 ay Almanya ve Avusturya’da okur. Avrupa’yı görür. Burada sağladığı deneyimle bilgi teknolojileri ve Almanca bilimlerine yönelir. Okuluna geri döner ve mezuniyetin ardından da Londra’da London School of Economics’de master yapar.
Tesadüfen işe başlar
Mezuniyetin ardından tatil için Kıbrıs’a, ailesinin yanına gelir. Geri dönüp çalışmak niyetindedir ama bir tesadüfle Asbank’ta işe başlar. Kendi alanıyla ilgilidir işi ve inisiyatif kullanabilme imkanları da vardır. Yönetici pozisyonunda çalışır. Ve böylece kalır, 2-2.5 yıl bu bankada çalışır. İş hayatını, sektörü tanır.
25 yaşında şirketini kurar
Ancak bir süre sonra sıkılmaya başlar.
“Teknoloji hızla gelişiyor ve ben çalıştığım yerde arzuladıklarımı yapamıyordum. Dar gelmeye başladı…”
Böylece 2005’te, daha 25 yaşındayken Akçaba Communications adıyla kendi şirketini kurar.
“Aile şirketi olarak mı kuruldu” diye sorunca; “Hayır, ben kurdum ama bir çok kapının açılmasına babam yardımcı oldu” diye yanıt veriyor.
Sonraki yıllarda emekliye çıkan baba da şirkette çalışmaya başlar.
Santral kurulumunu fiber-optik izler
Şirket 2010’da santral kurulumuyla faaliyete başlar. Bir yıl sonra fiber-optik kurulumuna da girer. Özel şirket olarak bu konuda ilk olma özelliğini taşır. Ve süreç içinde bilgi teknolojileri ve haberleşme alanında proje danışmanlığından kurulum, altyapı ve yönetim servislerine kadar her tür hizmet ve teknolojiyi satmaya başlar. Transmisyon ekipmanlarının satışı ve satış sonrası servisi, ağ güvenlik sistemleri, genişband kablosuz ağlar…
BM de müşterileri arasında
Seminerlere katılarak, fuarları yakından takip ederek teknolojik gelişmeleri yakından takip eden Faize Akçaba, baba dahil 5 kişilik teknik ekibiyle özellikle oteller ve bankalara kurumsal hizmet verir. BM de müşterileri arasında, Ledra Palace Otel’in haberleşme teknik donanımı ona ait.
Türkiye’ye ihracat da yapar. Yurt dışı müşterileri arasında ünlü Aselsan da var…
Evi İsveç’e taşıdı
İsveçli bir diplomatla 2012’de evlenir ve evini oraya taşır. Şimdilerde iki ev, iki ülke arasında yaşıyor. Yaklaşık ayda bir adaya geliyor, toplantılar/ihaleler için…
Zor olmuyor mu?
“Zor değil, seyahati seviyorum. İşimi yürütmede de sorun yok, oradan da yönetebiliyorum. Çünkü işimiz teknolojiyle. İnsanla teknoloji arasında köprü kurmak. İnternet üzerinden işimi yürütüyorum, telefonum hep açık. Gerektiğinde de hemen geliyorum zaten…”
Henüz çocuk olmamasının bu ikili hayatta etkili olduğunu da ekliyor tabii.
Boks yapıyor, yogaya gidiyor
Yoğun iş temposuna, sürekli seyahat etmesine karşın düzenli spor yapmayı, yogaya gitmeyi de ihmal etmiyor. Hatta “deşarj olmaya iyi geliyor” diyerek son günlerde kick boksa başladığını da anlattı.
Seyahat, sürekli yeni yerler keşfetmek de tutkuları arasında.
Başarı tesadüf değil
Çocukluktan gençliğe hayatının her döneminde başarı odaklı Faize Akçaba, başarının tesadüf olmadığına inananlardan. Hatta “hiçbir şey tesadüf değildir” diyor. “Kelebek etkisi”ne, enerjiye, şansa de inanıyor…
“Başarının sırrı çok çalışmak, azim ve kararlılık. Zorluklardan kaçmamak, pes etmemek gerekir. Başarı, başarıyı getiriyor; kelebek etkisi yaratıyor…”
Büyükanne ipad kullanıyor, facebook hesabı açıyor
İşini “teknoloji ile insan arasındaki köprüyüz” sözleriyle özetleyen Faize Akçaba, hızla gelişen teknolojinin doğru kullanımıyla daha refah toplumlar yaratılabileceğine inanıyor.
“Ben üniversiteye gittiğimde Google yoktu, üniversiteyi bitirene kadar hayatımızın her alanına girdi… Bugün büyükannem İsviçre’deki torun çocuğunu görebilmek için ipad kullanıyor, facebook hesabı açabiliyor… Teknoloji refahtır, insan hayatını kolaylaştırıyor…”
KKTC zor…
Son söz olarak İsveç-KKTC hattında kıyaslama isteyince de yanıtı diğer girişimcilerden farklı olmadı…
“İsveç gibi sistem olan yerlerde çalışmak daha kolay ve huzurlu. KKTC’de yatırımcılık, girişimcilik çok zor. En zor iş yapılabilir ülke burası. Haksız rekabet, istikrarsızlık, belirsizlik de var. Burada iş yaptıkça zorlukları iyi öğreniyorsunuz, iyi bir sınanma yeri ve dayanıklılık testi…”
(Girişimci Kadınların Başarı Öyküleri kitabı / Mart 2015)