Lefke Avrupa Üniversitesi’nde (LAÜ) 16 yıl çalıştı. İşten istifa etti. Önceleri işsizlik rahat geldi, ancak kısa sürede sıkıldı. Baba toprağında çiçekçilik yapmaya başladı. Bunu, aynı yerde anneyle birlikte ekmek yapımı izledi ve arkası geldi. Bir arkadaşa kahvaltı ikramı, onu kahvaltının adresi haline getirdi. Argonya adıyla 4 yılda bölgenin markası, ürünlerini satma imkanıyla kadınlara nefes oldu…Lefke Avrupa Üniversitesi’nde (LAÜ) 16 yıl çalıştı. İşten istifa etti. Önceleri işsizlik rahat geldi, ancak kısa sürede sıkıldı. Baba toprağında çiçekçilik yapmaya başladı. Bunu, aynı yerde anneyle birlikte ekmek yapımı izledi ve arkası geldi. Bir arkadaşa kahvaltı ikramı, onu kahvaltının adresi haline getirdi. Argonya adıyla 4 yılda bölgenin markası, ürünlerini satma imkanıyla kadınlara nefes oldu…
Tek pişmanlık
Hidayet, 1970 Gaziveren doğumlu, anne Gülhem’in köyünden. Baba Fadıl Değirmencioğlu Limasollu, ama Gaziveren’de geçmiş hayatları. Afet ve Kemal adlı iki kardeşi daha var. Gaziveren’de okumuş ilkokulu. “Mükemmel” diye nitelediği öğretmenini halâ gözleri parlayarak anlatıyor, Hatice İncirli’yi.Lefke Gazi Lisesi’nde ortaokul eğitiminin ardından Güzelyurt Ticaret’te de lise eğitimi aldı. “Kısa yoldan hayat atılma” tercihiyle üniversite okumadı. “İstemedim, imkanım olmasına rağmen üniversiteye gitmedim. Hayattaki tek pişmanlığım” diyor…
16 yıl LAÜ’de
Liseden mezuniyetinin hemen ardından, 1988’de özel bir şirkette çalışmaya başladı. 1989’da nişan oldu, 91’de evlendi. Aynı yıl LAÜ’de sekreter olarak çalışmaya başladı, satın alma müdür vekilliğine kadar yükseldi.“Çok sahiplenerek, severek çalıştım. Hiç memur formatında olmadım, gece yarılarına kadar çalıştım” dediği üniversitede, vakıf yönetiminde siyasi atamaların başlamasıyla durumun değiştiğini anlattı. “Siyasi, psikolojik baskılar” olunca huzursuz olduğunu anlattı. Ve 2007’de ani bir kararla istifa etti.
Tecrübe oldu… 3 ay dayanabildi
İstifayla birlikte mutsuz olmasına karşın o yıllardan çok tecrübe kazandığına, insanları tanıma imkanı bulduğuna inanıyor halâ. “Tecrübe okumakla olmuyor, insanlarla iç içe yaşamadan, beraber çalışmadan tanıyamazsınız” diyor. LAÜ’den ayrılmasının ardından 6 ay evde oturmuş. “Önceleri her şey mükemmel. Pişir, kurtar, dolap içi-dolap dışı temizle, tertiple… Ama bir yere kadar” diyerek, 3 aydan sonra sıkılmaya başladığını anlattı.
Çiçekçilikle başladı, çörekle devam etti
İşsiz oturmaktan sıkılınca babaya ait Doğancı kavşağındaki arazide çiçekçilik yapmaya başladı 2008’de. Alıp sattı, ekti sattı. Bölgede olmayan bir hizmetti, “Çok iyi para kazandım” diyor. Ancak bu da yeterli gelmedi, yine sıkıldı ve aynı arazide 2011’de çörek/ekmek yapmaya karar verdi. “Üstelik çöreğin, ekmeğin nasıl yapıldığını; tuzu, şekeri, suyu, mezdekiyi, tarçını ne kadar koyacağımı da bilmiyordum” diyor kahkaha atarak.Çiçeğe ek olarak annenin yardımıyla başlayan çörek/ekmek işi de tutunca, Argonya (yabani zeytin) yaşam bulmaya başlar. 2 ay boyunca çöreği köylere, mahalleye dağıtır. Tatla ilgili geri tepkiler alır.Çöreği pilavuna, tahınlı, macun, reçel, yoğurt izler…İstanbul’da yaşayan kız kardeşle yıllar öncesinden, daha LAÜ’de çalışırken zaman zaman konuşurlarmış zaten, “memlekette tarhana bile bulmak zor” diye. “Her şeyin bir arada toplanacağı bir yer” konusunu telaffuz etmiş kaç kez kız kardeşi Afet. “Ama cesaret edemedim o zamanlar” diyor.
Arkadaşa kahvaltı, kahvaltı adresi yaptı
Kalabalık yaşamayı, arkadaş/dost ilişkilerini sevdiğini anlatan, “evde de 30 kişi toplayıp kahvaltıda konuk ederdim zaten hep” diyen Hidayet Özuysal, kahvaltı servisine de tesadüfle başlar. “Bir gün arkadaşım misafirleriyle geldi, kahvaltı hazırladım. Sıradan bir kahvaltı gibiydi ama çok iyi oldu, kulaktan kulağa yayıldı ve arkası geldi” diye anlattı sonrasını.Çiçek, çörek, ekmek derken her şey bir arada, otantik bir mekan için kolları sıvar. Arkadaşlarıyla, iç mimarlarla proje geliştirirler. Kaynak arayışına girer, ama kapılar açılmaz. “Eğer bir isim yapmadıysanız, kapılar açılmıyor. Oysa esas ihtiyacınız o zaman… Çok kapı çaldım, kimse beni dikkate almadı” diyor finansman zorluklarını anlatırken.
Hibe programıyla makine teçhizat
Ekipman, makine-teçhizat için de 2012’de TC Büyükelçiliği’nin hibe programına başvurur. Yüzde 50 destek veren program… Bu kaynağı almaya hak kazanmasıyla masa, sandalye, teçhizat alır; mutfağı büyütür. Personel alır ve donanımın tamamlanmasıyla hizmet gelişir. “Gelip geçen için değil sadece, bölgede yaşayanlar için de ihtiyaçtı. İnsanlar evde çörek, ekmek, hellim yapmıyor artık. Öncelikle bölgeli tuttu bizi” diyen Hidayet Özuysal, kulaktan kulağa hızla yayılmasıyla kısa sürede bölgede kahvaltının adresi olur. Hafta ortası 2 olan çalışan sayısı, hafta sonu 10’a kadar çıkar. Her pazar ortalama 150 kişi ağırladığını anlatıyor kahvaltıda. “Lefkoşa yanında Mağusa’dan, köylerden kahvaltıya gelen çok. Gruplar, turlar geliyor” diyen Özuysal, peçeteden çatal bıçağa, abajurdan koltuğa kadar her adımda otantik bir mekan yaratır.
Kadınlara nefes
Kahvaltı servisi yanında küçücük dükkanda ekmekten çöreğe, sepetten helvaya, fıstıktan macun ve reçele, yoğurtan hellim ve zeytine, zeytinyağından limonataya, molehiyadan gabak bittasına kadar yerel her tür ürünün satışını yapan Hidayet Özuysal, bölgedeki kadınlardan da sürekli ürün alıyor. Lefke, Yeşilırmak, Yedidalga’dan sürekli çalıştığı 5 kadından macun, çiçek suyu, pastelli, yoğurt alıp satıyor. “Yılda 10 bin TL kazanan kadınlar var” diyor. Eskiden kabakları atan insanlar, şimdi satış için ona getiriyor.Halk Sanatları Kooperatifi ve Has-Der’den (Halk Sanatları Derneği) de ahşap, el sanatları ürünleri alıp satıyor. Hatta el işleri konusunda arayışta, “üreten varsa alırım” diyor. Özellikle hediyelik, küçük parçalar. Her şeyde yerellik, otantik tercihi. Mehmet Efendi kahvesi satmıyor mesela, Kıbrıs’ta üretilenleri tercih ediyor.
Baba dama taşı…
Yumurta, zeytin, zeytinyağı üretimi de yapan Hidayet Özuysal’ın bu konulardaki en büyük yardımcısı baba. “Teknik eleman, dama taşı. Taş fırını da o yaptı. Şİmdi keçi alıp beslemeyi planlıyoruz” diyor.Anne de, adaya dönüp Güzelyurt’ta benzer bir işyeri açan kız kardeşinin “dama taşı”.
Düğün de yapıyor
Geniş bahçesiyle yaz aylarında ‘herse’den yorgan dikimine her şeyiyle kendi organize ettiği düğünlere de hizmet vermeye başlayan Hidayet Özuysal, özellikle kahvaltı açısından ölü dönem temmuz-ağustos aylarında bu tür etkinliklere yönelmiş.
Sıra konaklamada
Haftanın 7 günü sabah 4’te uyanıp 5’te mutfağa giren, 8’den itibaren satış yerini açan, günde ortalama 16 saat çalışan Hidayet Özuysal’ın en büyük yardımcısı lise çağındaki kızı Cansu. 23 yaşındaki oğlu Can ise üniversitede. Kendini “hiperaktif” olarak tanımlayarak “16 yıl o dört duvar arasında nasıl çalıştım, halâ hayret ederim. Üretim, girişimcilik özgürlüktür” diyen Hidayet Özuysal’ın şimdilerde yeni planı taş ve kerpiç evlerle konaklama hizmeti…
(Girişimci Kadınların Başarı Öyküleri kitabından / Mart 2015)