“BİR ÜLKEDE YARGI ÇÖKERSE HER ŞEY ÇÖKER”

Mesleki disiplini, mesafesi, adalete inancıyla tanınan KKTC’nin ilk kadın yargıcı Gönül Erönen, 31 yıllık hizmetin ardından emekliye ayrıldı. Parlak kariyerine rağmen yaş haddini beklemeden emekliye çıkan Erönen, “Aşkın bitip sevginin başladığı noktada bıraktım” diye konuştu. “Artık yargılamak değil, Gönül olarak yaşamak istiyorum” diye ekleyerek…

Kıbrıs Türk yargı sisteminden gururla bahseden; “Bağımsız, saygın ve kaliteli yapı korunmalı” diyen Erönen, bu saygın duruşun dünya, Avrupa, AİHM tarafından da kabul edildiğine işaret etti. “KKTC tanınmıyor ama yargı sistemimiz legal kabul ediliyor” diye gururla anlattı, birçok da örnek verdi.

Gönül Erönen (1)

Yargıçlığının ilk 10 yılında Rumların sınır olaylarıyla birlikte Kıbrıs sorunuyla tanışan, uzlaşım gruplarında ve iki toplumlu etkinliklerde yer alan, Strasburg’da yargıç-tanık-bilirkişi olarak görev yapan Erönen, emekliliğinin ardından gelen teklifle şimdilerde Türkiye’nin Avrupa Konseyi nezdindeki Daimi Temsilciliği’nde “hukuk danışmanı” olarak göreve hazırlanıyor.

İNGİLTERE’DE DOĞDU AMA SEVMEDİ… O BİR KIBRISLI

Gönül (Başaran) Erönen, 1950’lerde adadan göç eden ailelerden birinin tek kızı olarak 1953’te Londra’da dünyaya geldi. Sema-Orhan Başaran’ın 4’ü erkek 5 çocuğundan biri. Orada doğdu, okudu. Hukuk eğitimini bilinçli olarak seçti. “7 yaşında karar verdim” diyor, babanın da etkisiyle. Baba da aslında hukuk eğitimi için gitmiş, tamamlayamamış. Ama mahkemelerde, Old Bailey’de (Ağır Ceza) Rumca tercümanlık yapmış yıllarca. “Onu izlerdim mahkemede, çocuk yaşlardan mahkemelerin kokusunu aldım” diyerek açıklıyor küçük yaşlardan tercih nedenini.

Londra’da doğup büyümesine rağmen belki kız çocuğu olmasından, belki ailenin gelenekleri nedeniyle Kıbrıs kültürüyle yetiştirildi. 1975’te hukuk eğitimini tamamlar tamamlamaz da kendi isteğiyle Kıbrıs’a döndü, aile de itiraz etmedi. Dönüş nedenini açıklarken “İngiltere’yi hiç sevmedim zaten” diyor…

Gönül Erönen (2)

ANNE BEĞENDİ

Adaya döner dönmez de “kısmeti” çıkar. Ünlü mücahidelerden merhum Hatice Tahsin dünürcülüğe gider ama mimar oğlu Yücem pek yanaşmaz. Dünürcülükle evlenmeye tepki gösterir. Ta ki kendi tanıyana, tanışana kadar… “Bir yıl sonra Yücem kendi evlenme teklif ettiğinde, hemen kabul ettim. Sanki hep onu bekliyormuş gibi” diyor. “En iyi arkadaşım, meslek hayatımda en büyük destekçim” diyerek hiç de pişman olmadığını anlattı. Eşi, ünlü Mimar Yücem Erönen’den ve oğulları 26 yaşındaki Orhan ile 32 yaşındaki Enver’den gözyaşları arasında gururla bahsediyor Gönül Erönen.

MESLEĞE DE HIZLI BAŞLADI… 5 YIL SPİKERLİK YAPTI

Adaya dönüşünün hemen ardından 1977’de evlenen Gönül Erönen, aynı şekilde mesleğe de hızlı giriş yaptı. Bir süre ünlü avukat Ümit Süleyman Onan’ın yanında staj yaptı. Bu arada yurttaşlık yasasının çıkmasını ve yurttaş olmak için 6 ay beklemek zorunda kaldı. Savaşın hemen ardından Kıbrıs Türk yönetiminin yeniden yapılanma dönemi çünkü… Birkaç yıl kendi yazıhanesinde avukatlık da yaptıktan sonra ona onurlu bir isim bırakan yargıçlığa geçti.

Adaya dönüşünün ardından yaklaşık 5 yıl BRT’de part-time spikerlik de yaptı. Bugün hala Türkçe telaffuzda kendini ele veren ana dili gibi konuştuğu İngilizce dilinde haber sundu.

Gönül Erönen (3)

İLK KADIN YARGIÇ, İLK YÜKSEK MAHKEME YARGICI… “TÜM MESLEKİ TECRÜBEM YARGIÇLIKTAN”

Önce Savcılık münhaline başvuran Gönül Erönen, başvurusunun reddedilmesiyle yargıçlığa başvurur ve 29 Şubat 1980’de ülkenin ilk kadın yargıcı olarak atanır. Ocak 1994’te ise ilk kadın Yüksek Mahkeme Yargıcı olur.

Yargıçlığının ilk yıllarında kazalarda, aile mahkemelerinde görev yapar. “Avukatlık dönemim çok kısa olduğu için, tüm tecrübemi yargıçlıktan kazandım” diyor. Cinayetten boşanmalara her tür davaya bakar. Gazeteci-Yazar-Öğretmen Arif Hasan Tahsin’e bir yazısından dolayı 10 gün hapis cezası veren yargıç olarak tarihe geçer 1983’te. KKTC’nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla 15 Kasım’da af ilan edilince bu ceza uygulanmaz.

“2.5 GÜNDE 2 KİLO VERDİM”

Yargıç Gönül Erönen, 1989’daki sınır delme eylemleriyle de Kıbrıs sorunuyla tanışır…

“Sınır delme olayından yargılanan 109 Rum kadın ve papazın tümünün yargıcı bendim. 5 ayrı dava, 5 ayrı karar verilecek, tüm olgular tek tek incelenecek, tanıklar dinlenecek. Cuma sabahı başladım, pazartesiye bitirmek zorundayım. Çünkü BM Güvenlik Konseyi toplanacak. Bana tek söylenen ‘acele bitir’ oldu. Başka hiç bir etki olmadı. Tüm bilgim ve bilincimle yoğunlaştım, 2.5 günüm var. Etki altında kalmamak için kimseyle konuşmadım, gazete okumadım, televizyon izlemedim. Pazartesi sabah 02.00’de bitirdim. 08.30’da da mahkemeye gittim, kararı açıkladım. 2.5 günde 2 kilo vermiştim.”

Gönül Erönen (4)

KKTC TANINMIYOR AMA YARGI LEGAL KABUL GÖRÜYOR

Bu davada mahkûm olan Rumların AİHM’e şikâyette bulunması üzerine, Gönül Erönen verdiği kararı savunmak için 1992’de Strasburg’a gider. Dönemin Başsavcısı, ilgili polisler, cezaevi görevlileri dahil kalabalık bir heyetle AİHM’de “tanıklık” yapar, Rumların mahkûm olma nedenlerini anlatır…

“AİHM’e ilgili davanın yargıcı olarak tanık olarak gittim. Kendi kararımı savundum ve tepki gösterdim. ‘Ben bir yargıcım ve ülkemin politik durumu nedeniyle beni, kararımı sorguluyorsunuz’ dedim…”

KKTC’nin tanınmaması nedeniyle Türkiye’nin suçlandığı bu davada AİHM, “adil yargılama” konusunda suç bulmadı. Böylece Kuzey Kıbrıs’ta bağımsız bir yargının varlığı kabul edildi. Erönen, dönemin Türkiye temsilcisinin ifadesinden alıntı yaparak, “illegal kabul edilen bir devletin yargısı legal olarak kabul gördü” diyor. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun AİHM’in öneri ve yönlendirmesiyle kurulmasının da, Kıbrıs Türk yargısına güvenin sonucu olduğu inancında. “Bu bizim için onurdur” diyor.

BİLİRKİŞİ OLARAK DA GİDER… KAYIPLAR, ETKİNLİKLER

Strasburg’la “tanık” olarak tanışır ama arkası gelir. Daha sonra Delegeler Komitesi’nde Türkiye heyetine “bilirkişi” olarak eşlik eder, yaklaşık 5 yıl. Türkiye’nin muhatap kabul edildiği “dolaşım özgürlüğü, Karpaz’da eğitim, kayıplar” gibi Kıbrıs Türk tarafıyla ilgili birçok davada bilirkişi veya yargıç olarak görev yapar…

“Bu davalar, duruşmalar, toplantılar Kıbrıs Türk yargıcıyla birlikte Kıbrıs Türkü’nün tanınmasına neden olur. Hiç siyaset yapmadım ama her yerde, her ortamda Kıbrıslı Türk yargıcı olduğumu vurguladım.”

Kıbrıs sorunuyla tanışmasıyla iki toplumlu etkinliklere, uzlaşım gruplarının toplantılarına çağrılır. Amerika, Belçika, Japonya, Çin… Birçok ülkede uluslararası veya iki toplumlu etkinliklere, seminerlere, konferanslara katılır.

Gönül Erönen (5)

STRASBURG ŞİMDİ MESAİ YERİ

Tanık olarak tanıştığı Strasburg’da ardından yargıç ve bilirkişi olarak görev yapan Erönen, şimdilerde “hukuk danışmanı” olarak mesai yapmaya hazırlanıyor. Emekliliğinin ardından, Türkiye’nin Avrupa Konseyi nezdindeki daimi temsilciliğinden gelen bu yöndeki daveti kabul eden Gönül Erönen, gelecek yılın ilk aylarından itibaren Strasburg’da mesai yapacak.

MESAFE BİLİNÇLİ TERCİHTİ… MESLEK İÇİN HAYATIMI KISITLADIM

Yargıçlık döneminde mesafesi, disiplini ile bilinen Gönül Erönen, “bilinçli tercihimdi” diyerek bu duruşun meslek için şart olduğu inancında…

“Ben adalete inanırım, mesleğe tutkunum ve en iyi şekilde, bilgimle ve birikimimle yapmak istedim. Bütün çabam oydu. Çünkü yargıya, adalete aşığım. Bu yolda beni hiç bir şey etkilemez. Verdiğim kararların kaliteli olması gerektiğine inandım hep… Ve meslek için hayatımı kısıtladım. Spor ve yardım konserleri dışında sosyal yaşamdan uzak durdum. Bu bilinçli bir duruştu, ailem dahil kimse bana etki yapmaya çalışmadı.”

Eşi Yücem Erönen’in, aracı olmasını isteyen bir yakınının bu talebini aktarmamak için trafik cezasını ödemesini bugün gülerek anlatıyor… Baro sınavlarında “kazara tanıdık çıkar, etkilenirim” kaygısıyla isimleri kapatarak dosya okuması da mesleki disiplinine örnek…

MESAFELİ DURUŞ YORMAZ MI… “ÇOK AĞLADIĞIM OLDU”

“Duygusal bir insansınız. Bu mesafeli, sert duruş yormadı mı” diye sorunca da, kadın duyarlılığıyla birçok karardan sonra çok ağladığını anlatmaktan kaçınmadı…

“Mahkeme salonundan çıkınca, odama geçince çok ağladığım oldu. Çok duygusalım. Ama adalet basit iş değil ve duygularla adalet dağıtamazsınız. İnandığım neyse, onu yaptım. Ne küçümsedim, ne büyüttüm…”

“Prensipli, ilkelisiniz ama insansınız. Hiç mi hata yapmadınız davalarda” sorusuna ise, “31 yılda 2 dava hariç vicdan rahatsızlığım hiç olmadı” karşılığını verdi.

Bu iki dava…?

“Birinde az, birinde çok ceza verdim. Çok ceza verdiğim dava için çok ağladım” dedi, ancak detaya da girmedi.

Hiç kararsızlık yaşadı mı?

“Karar vermeden önce çok düşünürüm ama karar verdikten sonra hayır, düşünmem. Karar vermeden de duruşmaya oturmadım hiç…”

Duruşmalarda sanıkların yüzüne bakmadığını da anlatan Gönül Erönen, bunun nedenini  “Benim etkilenmemden çok onu etkilememek için;  aşağılama, daha çok korkutma algılanabilir” sözleriyle açıkladı.

Gönül Erönen (6)

“AŞKIN BİTTİĞİ YER… GÖNÜL OLMAK İSTEDİM”

Bu kadar sevmesine rağmen neden bıraktı mesleği, yaş haddi de değil…

“Aşkın bittiği yerde, sevmeye başlayınca bıraktım. Aşkta her şeye katlanırsın… Son bir-iki yılda meslekten biraz soğudum. Ama en önemlisi artık ben, ben olmak istedim. Meslek için kendimi o kadar kısıtladım ki; artık yargıç olarak değil, Gönül olarak yaşamak istedim. Artık yargılamak değil, canımın çektiğini yapmak… Mesleki tutkum dışında makam, maaş, protokol tutkum olmadı. Çünkü makam sizi değil, siz makamı doldurursunuz.”

DÜNYADA LEGAL… YARGI KORUNMALI

Yargıç, Yüksek Mahkeme Yargıcı, Anayasa Mahkemesi Yargıcı olarak basın dahil ilgili tüm kesimlere “Yargının bugünkü saygınlığı korunmalı, bozulmasına izin verilmemeli. Çünkü yargı çökerse, yargıya güven kalmazsa, hiç bir şey kalmaz” mesajı veren Gönül Erönen, mesleğin adaylarına da “Bu işe mesleği sevenler, adalete inananlar girmeli. Çünkü yargı iki ucu keskin bıçak” diye seslendi.

(TAK/ Aralık 2010)

Bir Cevap Yazın