İkiz değiller, onlar iki kız kardeş. Karakterler de farklı. Ama alışılmışın aksine aynı yolu izlemişler, aynı yöne bakıyorlar… Anne-babanın seramik atölyesinde başlayan yaratıcılık altyapısıyla aynı üniversitede tasarım eğitimi aldılar… Kartvizitle başladılar, şirketlere/kurumlara/ürünlere/kampanyalara marka ve kurumsal kimlik oluşturmada Cherry Red ile marka oldular. Mango, Peugeot gibi global markalar, tüm dünyada ofisleri bulunan British Council dahi müşterileri arasında artık.
Seramik atölyesinde büyüdüler
Eda ve Verda, Girne’nin köklü ailelerinden Eminağa ailesinin bireyleri. Dizayn 74 markasıyla bilinen seramik ustası Hasan Eminağa’nın kızları. Anne Şaziye de atölyenin duayenlerinden.
Eda 1980, Verda 1983 doğumlu. Evlilikle birlikte Eda baba soyadını da koruyarak Peyzaj Tasarımcısı eşi Salih Baştuğ’un soyadını aldı. Verda’nın soyadı ise Erk oldu Mustafa Erk ile evlenince. Diğer kız kardeş, ablaları Seda ise Harvard ve Yale gibi dünyanın sayılı üniversitelerinden mezun olmuş bir Farmakolog. İngiltere’de Kings College, St. Thomas Hospital’da araştırmacı olarak çalışıyor.
Aynı yolu izlediler
Girne 23 Nisan İlkokulu ve Lefkoşa TMK’nın ardından önce Eda gitti Bilkent Üniversitesi’ne. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Grafik Tasarım okudu. Ardından burslu olarak Chicago’da Illionois Üniversitesi’nde master yatı. Orada 1.5 yıl da çalıştı, aynı kentteki CNN ofisinde ve medya planlama şirketinde.
Eda gidip gelirken Verda da etkilendi, 3 yıl sonra o da Bilkent’te aynı bölüme girdi.
Tesadüf değil
Tesadüf mü?
“Hayır” diyorlar, “Baba çok etkili oldu. Küçük yaştan çalışmaya başladık. Babamız bizi hep atölyeye götürürdü. Hep çalıştık atölyede. Ayrıca babamız Ressam Salih Oral’dan resim dersi de aldırttı, her tekniği çalıştık…”
Eda Eminağa adaya dönünce bir süre Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde çalıştı, grafik tasarım dersleri verdi. Verda da, ABD’de bir ay stajın ardından adaya döndü ve İngilizce dilde yayınlanan bir dergide çalışmaya başladı.
Ufak ufak…
Bir süre sonra “tabelacılık arasına sıkışmış” tasarımdaki ihtiyacı farkettiler, ufak ufak iş almaya başladılar. Yarı zamanlı işler. Çalışma hayatları devam ederken kartvizit tasarımıyla başladılar. “Ayaklı gazete” dedikleri baba da müşteri bulmada yardımcı oldu tabii ki…
Türk Bankası ilk müşterileri oldu. Onu Korineum Golf Sahası, Girne Belediyesi izledi ve derken kurumsal kimlikler, markalar oluşturmaya başladılar.
2006’da şirketi kurdular
Yaklaşık bir yıl ofis açmadan, evden çalışarak başladıkları iş hayatını 2006 yılında şirket kurarak kurumsallaştırdılar. Cherry Red, iki kız kardeşin ortaklığında kuruldu. Ve marka yaratmada marka oldular…
Kartvizitle başlayan tasarım çalışmalarına, logo, kurumsal kimlik, katalog, broşür, ambalaj, afiş ve davetiye, menü, tabela ve dış mekan, reklam kampanyaları vs. eklendi. Bunların tümünü tasarım olarak yaptılar. Farklı yerlerde yapılan işleri tek elde toplayarak kurumsal kimlik oluşturdular. Avukattan bankacıya, otelden restorana, otomotiv sektöründen konfeksiyona, belediyeden bakanlıklara kadar çok geniş bir yelpazeye hizmet vermeye başladılar.
Kıb-Et’ten Mango’ya, Peugeot’ya… Ülke sınırlarını aştılar
Geri dönüşüm aldıkça talep arttı. Kıb-Et ürünleri yeni ambalajla satışlarını yüzde 70’e varan oranda artırdı örneğin… Eziç’in kurumsal kimliği, Girne Con Kahve’nin farkındalık yaratan ambalajı, Sanayi Odası’nın yurt dışı fuarlarda kullandığı broşürler/posterler… Üniformalardan tankerlere kadar Koop-Gaz’ın, İnter-Gaz’ın yeni imajları… Çalışma Bakanlığı’nın yerli istihdam kampanyası… Tümünün isimsiz kahramanları Eda ve Verda.
Bu örnekler KKTC’den. Ancak Cherry Red ülke sınırlarını aştı, dünya markalarına hizmet vermeye başladı. Otomotiv markası Peugeot’un tüm reklam ve tanıtım çalışmalarını onlar yapıyor 6 yıldan beri. Fransa ile direk çalışıyorlar, bu şirketin farklı ülkelerde yapılan yıllık pazarlama ve strateji toplantılarına katılıyorlar, adayı temsil ediyorlar.
42 ülkede 200’den fazla mağazası ile lider giyim markalarından MANGO’nun da reklam ajansı Cherry Red. Bu markanın tüm reklam tanıtım ve planlama çalışmalarını Barcelona ile direk çalışarak yürütüyor iki kız kardeş.
Tüm dünyada ofisleri bulunan British Council da müşterileri arasında. Son 5 yıldır eğitim fuarlarının tanıtımını yapıyorlar.
Beyin fırtınasıyla tasarlıyorlar
Toplam 5 kişilik ekip beyin fırtınasıyla çalışıyor Cherry Red’de. “Yaptığımız iş somut değil, ancak uygulamaya geçtikçe somutlaşıyor. Üniversitede okurken, hatta şimdi bile ne iş yapıyorsunuz diye soran çok. İnsanlar ancak somutlaşınca, elle tutulur hale gelince farkediyor imajın önemini ve ilgi artıyor” diyor Eda ve Verda.
Anahtar teslim ama butik ajans
İşin kalitesi için tasarımla sınırlı tuttular işlerini…
“Anahtar teslim çalışıyoruz ama biz sadece tasarım yapıyoruz ve fikir veriyoruz. Tabelayı tasarlıyoruz ama tabelayı biz yapmıyoruz. Broşürü tasarlıyoruz ama biz basmıyoruz, bastırıyoruz. Üretime yönelmedik, butik ajans olmak istedik…”
İmaj her şeydir
Tasarımın, markanın, imajın öneminin rekabetin artmasıyla birlikte daha iyi anlaşılmaya başlandığını, şirketin kurulduğu günden bugüne çok hızlı farkındalık yaşandığını da anlattı Eda ve Verda kardeşler…
“Ürün kaliteli de olsa raflarda albenisi olmalı. Aynı tip ürünle yarışıyor çünkü, rekabet çok fazla. Örneğin herhangi yerli bir ürün istediği kadar kaliteli olsun, raflarda Türkiye’nin ünlü mallarının gölgesinde kalabiliyor… Biz o ürünü, markalaşma sürecini hazırlayarak görünür kılıyoruz. Veya Helvasan örneğin, Türkiye ürünleriyle yarışmak istiyor. Yarışmak için imajı, marka süreci, görünürlüğü olmalı… Dünya imaj dünyası, görsellik çok önemli.”
Hem kariyer, hem anne
Genç yaşlarında girişimciliğe başlayan, kısa sürede isimleri ve şirketleriyle marka olan kız kardeşler aynı zamanda anne. Eda’nın kızı Serra 3.5 yaşında. Verda’nın Peri’si de 7 aylık.
Zor olmuyor mu hem annelik, hem çalışma hayatı?
Farklı karakterlere rağmen birbirlerini tamamlayarak çok uyumlu bir çalışma ortamları olduğunu anlatıyorlar…
“İşimizi aşkla, severek ve isteyerek yapıyoruz. Birbirimizi tamamlıyoruz. Başarı sağladıkça, geri dönüşüm aldıkça motive oluyoruz. İş yaşamında başarılı kadın aynı zamanda iyi anne oluyor…”
(Girişimci Kadınların Başarı Öyküleri kitabından / Mart 2015)