Herkes kamuda memuriyet peşinde koşarken, O devletteki işi terketti, yenilerini de reddetti. Sıradan bir fotokopi makinasıyla babasının dükkanında “oyalanmaya” başladı. İşi sürekli geliştirdi, teknolojiyi takip etti, piyasanın sesine kulak verdi ve aile şirketini aştı. Magic Touch markasına mühür vurdu. “Sanatla teknolojiyi dans ettiriyoruz” diyor Özlem Özbek Eminoğlu, “Hırslıyım, başarıyı seviyorum, hatta paradan fazla” diye ekleyerek…
Memurluğu da, torpili de reddetti
Özlem Özbek 1976 Lefkoşa doğumlu. Soyadını taşıyan araba galerisiyle tanınan Cengiz Özbek ve bankacı Sevil Özbek’in kızı. 3 kız kardeşin en büyüğü. Gelibolu İlkokulu ve Türk Maarif Koleji’nin ardından Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler okudu. Mezun olur olmaz da Dışişleri Bakanlığı’nda işe başladı. Ancak sorumlusuyla anlaşmazlığa düşünce 3 ayda istifa etti. Dönemin hükümetine yakın baba Cumhurbaşkanlığı’nda iş önerdi, onu da istemedi. İktisat Bankası’nda işe girdi, 6 ay çalıştıktan sonra annenin telkinleriyle İş Bankası’nın sınavına gidi. Kazandı da, ama Türkiye’de çalışma önerilince bu işi tercih etmedi. İstifa ettiği bankaya da geri dönmedi ve babanın amatör merakı, atıl fotoğrafçılık dükkanında “oyalanmaya” başladı.
Renkli fotokopi ile devrim
Bu arada lise aşkı Mehmet Eminoğlu ile evlendi. İnşaat Mühendisi eşi de işsiz, birlikte “oyalanmaya” başladılar dükkanda. Kimlik fotokopisi, proje çıktısı almakla başladılar.
Bu arada yurt dışından gelen bir arkadaşı renkli fotokopi makinası getirip hediye etmiş babaya. Vesikalık fotoğrafı tek tuşla basabilen makine, o günlerde bir ilk, hatta devrim… Bu makineyle önleri açılır; bardak, tshirt baskısı v.s. yapmaya başlarlar. Böylece 2-2.5 yılda copy-center’e dönüşür ilkel dükkan.
Girne’de şube açar, bağımsızlığı tercih eder
Vizyonu, hırsı, başarı azmi bir süre sonra şirketin sınırlarına sığmaz olur…
“Annem emekli olup işin başına geçmişti. Bizi de haftalığa bağladı. Çok çalışkan ve girişimci… Ama yenilikler konusunda farklı düşündüğümüz durumlar olurdu. Riske girmek istemezdi. Ben sürekli yenilik öneririm, annem karşı çıkardı haklı olarak…”
İlk kızı Asya’nın 2000’de doğumunun ardından eşiyle birlikte ailenin Girne’deki dükkanında şube açar. “Girne’deki potansiyeli farkettik” diyor. Anne merkezde, Özlem Girne’de eşiyle birlikte.
Annan Planı ve üniversiteler
Girne’de şube açması, Annan Planı’yla ilgili patlama ve üniversitelerin canlandığı döneme rast gelir. İşlerde öylesine bir artış olur ki, evi ofise kurar. Bebekle birlikte ofiste yatıp kalkmaya başlarlar. Fotokopi, baskı, kişiye özel ürün, mimari çıktı derken hızla büyür.
2004’den itibaren yeni hizmetlere yönelir, sürekli istihdam yapar. Otellerin çoğalmasıyla işler daha da artar. Broşür, menü, her tür baskı derken “bizde yok yok” noktasına gelir. Hatta bunu slogan yapar. Kişilere, kurumlara özel hizmetleri geliştirir ve 30 kişilik kadrosuyla sektörün öncüsü olur.
Aile şirketinden ayrılır
“Hem Girne’deki potansiyel, hem vizyonumuz farklıydı ve bir yere gelince tıkandığımızı farkettim” diyerek 2006’da aile şirketinden ayrılır.
“Aynı ismi kullanıyoruz ama iki ayrı şirket, 2 ayrı muhasebe var. Annemle, merkezle işbirliği içinde çalışıyoruz ama iki ayrı şirketiz…”
Girne’de 2. şube
Bu yoğun iş ortamında 2006’da ikinci kızı Kayla doğar, O aynı tempoda çalışmaya devam eder. Teknolojik her yeniliği takip eder, fuarları gezer, işi geliştirir ve yoğun talebi karşılamak için 2’inci şubeyi açar Girne’de…
“Lefkoşa devlet ağırlıklı, bazı konularda avantajlı, ama Girne’deki potansiyel çok farklı. Oteller, restoranlar, üniversiteler, belediyeler… Mesela 2. şube hemen hemen tamamen üniversite öğrencilerine hitap ediyor. İnanılmaz bir potansiyel var.”
Tasarımdan baskıya her şeye hakim… Ofis kullanmıyor
Teknoloji kadar yaratıcılık da gerektiren baskı işlerine her aşamada hakim olur. “Kaynak hariç her işi yaparım. Her aleti kullanabilirim. Her şeye son noktayı ben koyarım, beyin benim” diyor kendine güvenle.
Röportajı yaptığımız ofisine hayranlığımızı ifade edince de, “Ben ofis kullanmam. Burayı sadece misafir ağırlamak, toplantılar için yeni yaptırdım ama hiç oturmadım. Sabahtan akşama günüm atölyede, ofiste gezerek geçer, personelin masalarında çalışırım, müşteriyle ilgilenirim” diyor.
Müşteri memnuniyeti esastır
İşin niteliği gereği insan ilişkileri ve müşteri memnuniyetinin büyük önem taşıdığına dikkat çekerken de, “Gece 3’te ofisi açıp sabaha kadar gazete, broşür bastığım oldu. Tek boş günüm pazarları 3 defa geldiğim olur. Bende yok yok, çözemem/yapamam demem” diyecek kadar kararlı.
Çalışma azmi paranın önünde
“Demir Lady” diye tanımlayanlar olduğuna dikkat çektik, “O kadar da değil, sertim ama tatlı sert” diye tanımladı kendini. “Çok hırslıyım, azimliyim, başarı tutkunuyum. Hatta başarı azmim, para kazanma azmimin önünde. Başarı beni para kazanmaktan daha fazla mutlu ediyor. Zaten başarı olunca para da oluyor” diye de ekledi.
Çılgınlıkları da var
Kendine zaman ayırabiliyor mu bu yoğun tempoda..!
“Cumartesi dahil haftanın 6 günü çalışıyorum ama hiç şikayetim yok. Haftanın 2 günü genellikle spora giderim. Fırsat buldukça ATV (All Terrain Vehicle) kullanırım, çılgınlığı severim…”
Hayvan tutkunu, diğer ev hayvanları yanında 4 de köpeği olan Özlem Özbek Eminoğlu’ndan hayatın geneline dair bir not daha…
“Çok şeyi birarada yapabiliyorum. Bu sadece kadınlara özgü bir özellik. Hiçbir erkek bunu yapamaz. Kadın daha organize çünkü. Erkek gece yemeğe gidecekse iş çıkışı şekerleme yapar; aynı işte çalışan kadın kuaföre gider, evi toparlar, çocuklarla ilgilenir ve yemeğe de yetişir…”
(Girişimci Kadınların Başarı Öyküleri kitabından / Şubat 2015)