“Potansiyel çok, üretmek istiyoruz ama harup yok”
Sofralık olarak kullanma alışkanlığı gelişmese de harup, ilaç gibi ürün. Çekirdeği ise altın değerinde; kozmetikten konserveye, dondurmadan ilaç sanayine birçok alanda çok önemli bir hammadde. Ayrıca pekmez ve yem, daha önemlisi un hammaddesi harup. Ve Kıbrıs çok avantajlı, çünkü doğadaki ağaçların çoğu aşı. İşleyecek, alıp ihraç edecek fabrika da var ama harup ağaçları hızla yok oluyor. 90’lı yıllarda 500 bine yakın ağacın bugün dörtte bire indiği tahmin ediliyor. Rekolte de 12 bin kilogramdan 500’e… Bu yokoluşun en büyük sorumlusu da insan, kesip kesip yakıyor çünkü…
Bu duruma isyan eden Kooperatif Harup Fabrikası sorumlusu Yalçın Kömürcügil, devletten acil eylem planı istedi. “Potansiyelimiz var, talep var; ürün yok. Çalışmak, üretmek istiyoruz” diyerek S.O.S. verdi.
Üretmek istiyoruz
Yalçın Kömürcügil, Kooperatif Merkez Bankası’nın iştiraki olan Karpaz’daki kooperatifin sorumlusu. Yine Kooperatif Merkez Bankası’na ait Binboğa Yem’in ve Koop-Gaz’ın da dağıtımını yapan fabrikanın esas işlevi harup/harnıp. Ancak rekoltenin sürekli düşmesi ile birlikte fabrika/kooperatif, yem ve gaz dağıtımıyla ayakta duruyor. 25 personeliyle kârda olan bir kooperatif, ancak Kömürcügil doğal potansiyel harubun yeterince kullanılamamasına, her geçen gün yok edilmesine isyan ediyor.
“Çalışmak, üretmek, ihraç etmek istiyoruz. Biri 4, biri tek değirmenli 2 tane harup kırma makinemiz var. 4 değirmenliyi kullanamıyoruz, yeterli ürün yok. Haruptan un, pekmez yapmak istiyoruz; politika gerekir. Elimiz, kolumuz bağlı. Geçmişte çift vardiya çalışıp yetişemezdik, şimdi 2 ayda sezon bitiyor…”
Zararlısı fareler değil insanlar
Karpaz bölgesinin yerlilerinden, yıllardan beri aynı yerde farklı pozisyonlarda çalışan Kömürcügil’e göre, harup ağaçlarının zararlısı eskiden farelerdi, şimdi insanlar. “Kesip kesip odun olarak yakıyor insanoğlu. Harup, zeytin gibi değil. Zeytin kesilince canlanır, ama harubun özel yöntemle budanması gerekir. Hassas bir ağaç…”
Endemik ve aşı
Akdeniz bölgesine özgü endemik bir tür olan harup konusunda adanın çok avantajlı olduğuna da vurgu yaptı Kömürcügil…
“Türkiye’de keçiboynuzu denen harupla bizdekinin tadı çok farklı. Hem coğrafya kaynaklı, hem de daha önemlisi bizdeki genellikle aşı. Çünkü, İngiliz sömürge döneminde ağaç ekenlere ağacın tapusu verilirdi. O dönemlerden kalma çok önemli bir avantajımız bu. Doğadaki harup ağaçları genellikle aşı.”
Suyu ilaç… Çekirdek altın
Çekirdekten yetişen harubun korunması ve geliştirilmesi için acil eylem planı gerektiğini vurgulayan, devlete sesini duyurmaya çalıştığını anlatan Kömürcügil, şunları söyledi:
“Bu ürünün korunması, bu potansiyelin değerlendirilmesi gerekir. Hem sofralık lezzet, hem çok pahalı bir hammadde kaynağı. Kaynatıp suyunu içmek, ilaçlardan etkili. Çekirdeği altın değerinde. Yemi, unu, pekmezi; dünyada mumla aranan ürünler. Bizim elimizin altında, değerlendiremiyoruz. İthal yeme dünya kadar para veriyoruz. Oysa en yararlı yem hammaddesi harup. Un konusunda da piyasada önemli açık ve talep var, biz haruptan un üretimine de talibiz…”
Çam, akasya yerine harup ekin
Kömürcügil, devleti, hiçbir şey yapmasa da servi, çam, akasya yerine harup ekmeye; aşılayıp vatandaşa dağıtmaya çağırırken de şöyle dedi:
“Çekirdek bizden, politika onlardan. Verelim çekirdeği, servi/çam/akasya yerine harup yetiştirsinler. Aşılayıp eksinler, hem vatandaşa da dağıtsınlar/satsınlar. İspanya ve Portekiz harupta dünya piyasasına hâkim. Her türlüsünden yararlanıyorlar. Biz de yapalım. İç piyasaya sunalım, ihraç edelim. Harup pekmezini Japonya’ya satan şirketler var. Harup piyasasının özelleştirilmesinden sonra buradaki bir şirketle ortaklık kuran Türkiye şirketi, burada işleyip çekirdeği ihraç ediyor. Yani potansiyel çok, yeter ki ağaç olsun, rekolte olsun…”
Dörtte biri kalmadı
1990’lı yılların başında yaklaşık 500 bin olan harup ağacı sayısının bugün dörtte birinin kalmadığını belirten Kömürcügil, hem ağaç sayısının azalması, hem ağaçların bakımsızlığı nedeniyle rekoltenin hızla düştüğünü anlattı.
12 binden 500’e
Verilere göre, 1975’te 12 bin kilogramlık rekolte, bir sonraki yıl 6 binlere indi ve 1985’e kadar bu seviyede devam eti. 1986’da hızlı düşüşle 2 bin kilograma, 1987’de çok hızlı bir artışla 12 bin kilograma çıktı rekolte. Bu istikrarsız değişimlerin ardından, düşüş hep devam etti ve geçtiğimiz yıl 500 kilogram seviyesine kadar geriledi.
Bu günlerde hasadı başlayan harubun bu yılki rekoltesi ise belirsiz. Ancak Kömürcügil’e göre, geçtiğimiz yıldan farksız ve önlem alınmaz, politika geliştirilmezse daha da aşağılara inme riski büyük.
Geçtiğimiz yıl üreticiden kilogramı 1.30 TL’den alınan harubun yeni sezondaki fiyatının henüz belli olmadığını da anlatan Kömürcügil, esas değerli ve pahalı olanın çekirdek olduğuna dikkat çekti. İlaç, kozmetik, konserve sektörlerinde kullanılan harup çekirdeğinin dünya piyasasında çok önemli yere sahip olduğunu anlatan Kömürcügil, 1996 yılında tonu 7 bin dolara çekirdek ihraç ettiklerini anımsattı.
(Havadis/20 Ağustos 2018)
https://www.havadiskibris.com/dogal-zenginligimizi-yokediyoruz/ @Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber aracılığıyla