Ekonomik krizler bir yandan yıllarca etkisini sürdüren derin yaralar, travmalar yaratırken, diğer yandan bir dizi fırsatı da bünyesinde barındırır. Aynı zamanda “tanışma” imkânı da sağlar.
Siyasi ve ekonomik bir dizi dış etkenle yaşanan son kriz için de aynı durum geçerli. Türk Lirası’ndaki şok değer kaybının yol açtığı krize KKTC’nin müdahale imkânları son derece sınırlı olmasına karşın, yok farzedilen derin yapısal sorunların gün yüzüne çıkması, elle tutulur olması bakımından bir dizi fırsat, en azından yüzleşme imkânı yarattı.
Üretmeden tüketen, devlet ve aile (anne/baba/nene/dede) sübvansiyesine dayanan suni hayatın belki 5, belki 10 yıl sonra patlak verecek tükeniş halinin erkene çekilmesine vesile oldu belki de son kriz.
Dar gelir gruplarını travmatik şekilde etkileyen kriz, diğer yandan gelirini aşan aşırı borçlanmalarla araba, konut gibi lüks tüketime, özel okullara yönelenlere, durumlarının pamuk ipliğine bağlı olduğu konusunda da gösterge oldu.
Marketten restorana, bankadan eczaneye kadar toplumun her kesiminde “fırsatçılığın” ne kadar yaygın olduğu konusunda ise yüzleşme imkânı sağladı.
Krizle birlikte sürekli alış veriş yaptığımız marketin “elimizde kalmadı” diyerek şekeri stoklamasına, abonesi olduğumuz restoranın makarna yemeğinin fiyatını bir günde yüzde yüz artırmasına, eczacımızın en temel ilacı stoklamasına tanıklık ettik. Aynı malın iki farklı yerde yüzde yüze varan fiyat farkıyla satılmasına, nasılsa zam gelecek anlayışıyla gaz stoklayarak milyon kazanç elde edenlere de…
Toplumun bir kesimi tükenişi yaşarken, ek gelirinden 300-500 TL kesintiye isyan ederek karşı çıkan kamu sendikacılığıyla da yeniden yüzleşti toplum.
İş çevrelerinden sendikalara, bireylerden örgütlere kadar neredeyse tüm kesimlerin “toplumsal aidiyet” konusundaki zafiyeti de belki bu sürecin özünü oluşturdu.
En önemlisi ise Kuzey Kıbrıs, kendi para birimi olmayan, ekonomik olarak Türkiye’ye göbekten bağlı, “havadan nem kapan” yapısıyla yeniden tanıştı. Bir el dokunuşuyla, bir tweet’le bir gecede dibe vurabileceğini gördü.
Bu süreçten ders çıkarılır, devlet ve bireyler krizi iyi yönetirse, fırsata çevrilmesine vesile olur. Veya geçmiştekiler gibi iki ay sonra kalındığı yerden devam eder hayat ve 5 yıl sonra bu günler nostaljik olarak özlenir.
(Havadis/4 Eylül 2018)