Raketlerden müze yapmak yerine gençlere, çocuklara dağıttı. Onlarcasını yetiştirdi. En değerli hatırası 80 yıllık bebek
Adı hep tenisle anıldı. “Tenisin kraliçesi” olarak geçti kayıtlara. Sadece tenis değil; kayak, bisiklet, koşu, yürüyüş, yüzme. Hep sporla yoğruldu hayatı. Ve İngilizceden Fransızcaya, Almancadan Rumcaya yabancı dillere hâkimiyetiyle bilindi. Adada, Türkiye’de yabancı misyonlarda çalıştı. Duruşu, yaşamı, özgür tavırlarıyla ilgi çekti; adayı mini etekle, şortla, bisikletle tanıştıran kadınlardan oldu. Çünkü özel ve köklü bir aileden… Şimdi 84 yaşında, Köşklüçiftlik’teki evinde yardımcısı ile birlikte mütevazı bir hayat sürüyor. Bel kayması nedeniyle tenis oynayamıyor artık ama yüzüyor, yürüyüş yapıyor. Çiçekleri ve kedileri en büyük hobisi; geçmişten bugüne taşınan en değerli hatırası ise 80 yıllık oyuncak bebeği.
Adı gibi özel, soyadı gibi…
Özel Vassıf, 1934 doğumlu. İngiliz Sömürge döneminde baba Mustafa Vassıf’ın gümrük müdür yardımcılığı (Türklerin müdür olma imkânı olmayan yıllar) görevi nedeniyle çocukluğu farklı yerlerde geçti. Larnaka, Limasol, Gemikonağı. Hep denize kıyısı olan yerler. Deniz tutkusunu, denizden uzak yaşamı sıkıcı bulmasını hep o yıllara bağlıyor hâlâ. Larnaka’nın hurmalarını da çok sevdi. Tek tek sayarmış hurma ağaçlarını…
“Lefkoşa’ya geldiğimde çok sıkılırdım. Denize tutkun oldum hep. Denizden uzak yaşam boğucu gelirdi. Annem de öyleydi. Herkesin çarşafla gezdiği yıllarda annem, teyzemler mayoyla denize girerdi. 4 yaşımda babamın becayişi (tayini) nedeniyle Gemikonağı’ndan ayrılırken çok üzüldüğümü hatırlarım.”
Anne özel bir kadın
Anlattıklarından, aldığı eğitimde, tenis tutkusunda, özgür ruhunda belirleyici olanın anne olduğu anlaşılıyor. “Evet” diyor, “Özel bir kadındı. Zamanın, çağın, toplumun ötesindeydi…”
Anne Naile Şevket, Bodamyalızade olarak anılan Hakim Mehmet Şevket Bey’in kızı. Padişahlık yıllarında İstanbul Galatasaray Lisesi’nde eğitim alan, Atatürk ilkelerini ilk benimseyenlerden aydın bir Kıbrıslı. Eşi, yani Özel Vassıf’ın anneannesi Sıddıka da, Kıbrıs’ta çarşafı ilk çıkaran kadınlardan. 4’ü kız 6 çocuğunu da modern anlayışla yetiştirmiş. Özel Vassıf’ın annesi Naile yanında, teyzeler, dayılar da iyi eğitim almış. Larnaka’da Amerikan okulunda okumuşlar. Kadının adının olmadığı 1800’lü yıllarda sporla uğraşan, yabancı dil bilen kadınlar olarak yetişmişler.
Hızlı başladı, İngiltere’de de yatılı okudu
İyi eğitimli annenin, teyzelerin, dayıların, dedenin etkisiyle daha ilkokula başlamadan İngilizce öğrendi Özel Vassıf. İlkokula da 7 değil 6 yaşında başladı. Limasol’da, Larnaka’da, Lefkoşa İngiliz Okulu’nda eğitim aldı. Fransız rahibeler tarafından eğitim verilen, dönemin en prestijli ve pahalı okullarından Gallurgez’e devam etti. 15 yaşında İngiltere’ye gitti, liseyi orada yatılı olarak okudu. Lisenin ardından sekreterlik eğitimi aldı, daktilo ve steno öğrendi.
Mahkemeler, Orman Dairesi, yabancı misyonlar
Adaya dönünce mahkemelerde, orman dairesinde, İngiliz Yüksek Komiserliği’nde çalıştı. Toplumlar arası çatışmaların başladığı 1963’te, birçok Kıbrıslı Türk gibi İşyerine gitme imkânı kalmadı. Bu dönemde Ankara’ya gitti, orada çalıştı. Zaten yabancı dilleri nedeniyle teyzeleri Beraat, Akile, Şaziye ve dayısı Ahmet Şevket de Ankara’da o yıllarda. Çünkü dönemin şartları gereği yabancı dil önemli avantaj. Teyzeler ve dayı gibi Özel Vassıf da yabancı misyonlarda çalıştı.
Babanın rahatsızlığıyla birlikte 1970’li yılların başında adaya döndü. BM ofisinde işe başladı. 1974 savaşından sonra ofis Saray Otel’e taşındı, burada devam etti ve 1992’de BM Göçmenler Yüksek Komiserliği’nden emekli oldu.
Kardeşi olmadı, hiç evlenmedi
Annenin 2. Dünya Savaşı yıllarında bir bombalamanın etkisiyle düşük yapması nedeniyle tek çocuk olarak büyüdü Özel Vassıf. Kardeşi olmadı. Ve hiç evlenmedi. Teyzelerden 2’si ve bir dayı da aynı şekilde. “Neden” sorusuna, “Bilmiyorum” dedi. Galiba, dönemin şartlarında seçkin eğitim, bu konuda esas etken oldu…
Vasıf mı, Vassıf mı?
Soyadı Vasıf olarak bilinmesine rağmen, resmi kayıtlarda Vassıf. Bu da, babanın İngiliz Okulu’nda eğitim aldığı yıllardan kalma. “Vassıf” demiş İngiliz yöneticiler, İngilizceye daha uygun olduğundan ve öyle kalmış.
Paha biçilmez raketleri hep hediye etti
Anneden, teyzelerden aşina olduğu, dönemin seçkin ve pahalı sporlarından tenisle esas tanışması da İngiltere’de oldu. “Orada başladım ve geldikten sonra kesintisiz devam ettim” diyor.
Yıllarca adı tenisle özdeşleşen, birçok şampiyonluklara imza atan, Lefkoşa Şehir Kulübü’nün kurucuları arasında yer alan, onlarca tenisçi yetiştiren Özel Vassıf’ın madalyaları evin her köşesinde. Ancak raketlerden, tenis toplarından oluşan müze/oda ararken, elinde hiç raket olmadığını öğrendik. Çünkü tümünü gençlere, genç tenisçilere dağıtmış. “Pahalı aletler, niye saklamadınız” diye sorunca, “Gençlerin kullanımına sunmak daha yararlı” diyor insanı hayrete düşüren mütevazılığıyla. Evde tenis sahalarından fotoğrafını bulmak da mümkün olmadı.
Anne ölünce tenisi bıraktı
Özel Vassıf, profesyonel tenis hayatına 2001’de son verdi. Yardımcısının ifadesine göre, bu sporu bırakmasında en büyük etken annesinin ölümü.
Bu tarihten sonra hobi ve gönüllü olarak devam etti tenise. Birçok genç yetiştirdi. Yardım etkinliklerinde görev aldı.
Vefa, arayan-soran yok
“Arayan, soran var mı” sorumuzu, aynı medeni tavırla yanıtsız bıraktı. Belli ki pek arayan soran yok. Ama kimseden şikâyeti yok. Sadece, tenise daha çok önem verilmesini tavsiye etmekle yetindi. “Sanki futboldan başka spor yokmuş gibi davranılıyor” diyerek.
Kediler, çiçekler ve 80 yıllık bebek
Bel kayması nedeniyle ameliyatlar geçiren Özel Vassıf, şimdilerde tenis oynayamıyor ama yüzüyor. Araba kullanıyor, rutin olarak denize gidiyor. Yaklaşık 25 yıldan beri yanında çalışan Bulgaristan kökenli Seval Aksin, en büyük yardımcısı. “Sağ kolum” diyor onun için. Kediler tutkusu. Hatta doğum yapan kedinin emzirmediği yavrularını günde 3 defa şiringayla besliyor yardımcısıyla birlikte. Evin bir odası onlara ayrılmış durumda. Çiçekler, kaktüsler de vazgeçilmezi Özel Vassıf’ın. Geçmişten bugüne en değerli hatırası ise, 1930’lu yıllarda Türkiye’de ödüle de lâyık görülen 80 yıllık oyuncak bebeği. Hiç yıpranmadan, sadece elbisesi yenilenerek bugüne kadar korunmuş.
(Havadis/1 Ekim 2018)