“Torunun ‘dedem, nenem hayvanları yemiş’ diye hayret edecek. Gelecek VEGAN’dır çünkü, dünyanın başka şansı yok”
O benim meslektaşım, gazeteci. Yıllardan beri ekranlardan tanınıyor. Giyinip, kuşanıp her gün ekrana çıkanlardan. O yüzden önünde önlükle yemek servisi yaparken görünce hayret ettim. Meğer o bir VEGAN’mış. Veganlığı yaşam felsefesi olarak benimseyen azınlıktan ve bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Yani hayvan kaynaklı hiçbir şey tüketmiyor. Sadece et, peynir, yumurta, süt v.s hayvansal ürünü yememe anlamında değil; şampuandan sabuna, parfümden ayakkabıya her konuda hayvan kaynaklı ürünleri yaşamından çıkarmış. Ve dünyanın başka şansı olmadığına inanıyor. “Gelecek vegandır. Siz değilseniz torununuz vegan olacak ve ‘aaaa dedem, nenem hayvanları yermiş’ diye hayret edecek” diyecek kadar iddialı.
Nazar Erişkin’in vegan olduğunu, son aylarda bir cafe’de hafta sonları mutfağa girerek vegan yemek günleri düzenlemesi üzerine fark ettim. Hatta bir et tüketicisi olarak denedim de vegan yemeklerini. Sonradan kendisi gibi Vegan, Aktivist Fezel Nizam ile birlikte ‘V Noktası’ adıyla internet üzerinden yayın yaparak farkındalık yaratma çabalarını sürdürdü. Şimdilerde de Fezel ile birlikte Lefkoşa Bandabuliya’da imalât yeri kurma hazırlığı yapıyorlar. GRÖN (Yeşil) adıyla. Burada üretim yapıp ilgilenen yerlere dağıtacaklar, özel siparişler alacaklar.
Diyet değil felsefedir, yaşam biçimidir
Önce veganlığı, veganın ne demek olduğunu anlattı. Hatta okumam için kitap bile getirdi bana…
“Vejeteryanlık ile veganlık farklı şeyler. Vejeteryanlar sadece et yemez. Veganlar, hayvansal hiçbir ürün, dahası hayvanlardan elde edilen veya üzerlerinde denenen hiçbir ürünü kullanmaz. Veganlık, beslenme temelli, diyet değildir. Lüks, moda, özenti de değil. Yaşam biçimidir, felsefedir, duruştur, varoluş şeklidir. Dünyayı algılama ile ilgilidir. İnsan hakları, eşitlik, özgürlük, kadın/LGBT hakları gibi hayvan haklarına inanır. Tüm hak savunucularının kendi içinde tutarlı olabilmeleri için vegan yaşam tarzını benimsemeleri gerektiğini savunur. Tüm hayvanların özgürleşmesine inanır vegan. Hayvanlar, biz onları tüketelim diye dünyaya gelmiyor. Onlar da acıyı hisseder, anıları var. Vegan, hayvanları insanların ihtiyaçları için yaratılan birer meta olarak değerlendiren anlayışa karşı çıkar. Kedi-köpeği sevip eti için ineğin katledilmesini reddeder.”
Hayvan sever değil, hayvan seçen!
Et veya peynir yemeyip eşek sütünden yapılmış sabun kullananın veya koyun derisinden bot giyenin vegan olmadığını anlatan Nazar, “Hayvanları sevmek ve onları yemek garip bir paradoks. İnsan hakları savunucusuyum deyip sadece beyazların haklarını savunamayacağınız gibi, kedi-köpek gibi yemediğiniz hayvanları sevip korurken yediklerinizi katleden endüstrilere destek olanlar da hayvan sever değil, hayvan seçendir” ifadelerini kullandı. “Çünkü sadece belli canlıların haklarını savunup diğerlerini sömürüp sonunda da öldürmek ve bugünün dünyasında her türlü vahşete rağmen yasal olan hayvancılık endüstrisini normal görmek türcülüktür”.
Abartmadan, baskı yapmadan kabullen, kulak ver
“Kendini çok marjinal hissetmiyor musun” diye sorunca da, şunları söyledi:
“Bunun marjinallikle ilgisi yok. Söylemiyorum da, saklamıyorum da. Bana sorulduğunda ve gerçekten anlattıklarımın karşımdaki tarafından algılanacağını düşündüğümde sorulara cevap veriyorum. Ancak bir hayvanı istemi dışında kafeslerde tutup, türlü işkencede bulunup en sonunda da öldürüp yemenin asıl marjinallik olduğuna inanıyorum. Veganlık, sanıldığı gibi problemli bir durum değil, her ortamda yiyecek bir şeyleriniz vardır. Meyhaneye gitsek, sorunsuz ve huzursuz olmadan bir gece geçiririz senle. Yiyecek bir şey bulamadığımız ya da veganlığın pahalı olduğu iddiası tamamen uydurma. Olayla ilgili bilinçsizlikten kaynaklanıyor. Marjinallik ve baskı konusunda bazen her ki taraf da abartabiliyor. Baskı yapıyor. Oysa birbirimizi olduğumuz gibi kabullenmeyi öğrenmeli, veganların ne anlatmak istediğine kulak vermeliyiz.”
Peynir yedim, utandım
Nitekim, röportaj için Lorenza Cafe’de buluştuğumuzda, bira/şarap içerken ben peynir yedim, o leblebi. “Bu anlattıklarından sonra peynir yediğim için kendimi kötü hisse hissettim” dedim, “Önemli olan farkındalık” dedi.
“Vegan olmadan ben de kendimi kötü hissediyordum. Çünkü odada bir inek var ve onunla göz göze gelmek istemiyorsun gibi bir durum. Orada bir terslik olduğunu biliyordum ama üzerine gidip konforumu bozmayı göze alamıyordum. Sonra bir gün o beni rahatsız eden şeyin üzerine gittim ve hayata benim penceremden bakan bir insanın vegan olmaktan başka bir seçeneği olmadığı gerçeğiyle yüzleştim. Bu aslında ne için neyi tercih ettiğinle alâkalı. Benim damak zevkim için hayvanlar zulüm altında yaşamak ve sonra ölmek zorunda mı!”
Bir hamburger için dünyayı kirletme
“Vegan değilim ama insan hakları gibi hayvan hakları ve her türlü hak konusunda duyarlıyım” diye savunmaya geçecek oldum, “Kafa yor, incele, kurcala” dedi.
“Hayvanların bizim kadar yaşam hakkı var. Hayvan özgürleşmesini savunmak zorundayız. Bunu yaparken, kedi ve köpeği sevip, tavuğu yemenin hayvanseverlikle alakası yok. Kendi zevkimiz, beslenmemiz için hayvanları katlediyoruz. Mezbahalardan tabağına gelene kadar neler yaşandığını bilmiyorsun.
Veganlığın bir ayağı sağlık, bir ayağı ekoloji. Küresel iklim krizinin birinci nedeni hayvancılık endüstrisi. Dev hayvan fabrikaları, hayvan dışkılarından yayılan zehirli gazlar çevreyi etkiliyor, küresel iklim değişikliğinde belirleyici oluyor. Düşünün, bir hamburger yemek için dünyanın kirletilmesine alet oluyor insanoğlu. Bu dillendirilmiyor, çünkü egemen görüş. Kapitalizm, medya, sistem tüketimi besliyor. Bilinçli insanlar bu etkiye rağmen kafa yormalı. Biz ne yapıyoruz, bizim dışımızdaki canlılar, doğa, dünyanın geleceği için sorumluluğumuz var diye düşünmeli. Vegan olmanız gerekmez ama kafa yorun, inceleyin, kurcalayın.”
2012 milat oldu
Aralarında Stephen Hawking’in de bulunduğu bilim insanlarının 2012’de yayımladığı ve “hayvanların da insanlar gibi acıyı hissettiklerini, anıları olduğunu” vurgulayan Cambridge Bilinç Deglarasyonu’nun (Cambridge Declaration on Consciousness https://en.wikipedia.org/wiki/Animal_consciousness) bu konuda milat olduğunu anlatan Nazar, “Bu bilim insanları vegan değildi ama veganlıkla ilgili, hayvan özgürleşmesiyle ilgili çok önemli farkındalık yarattılar” dedi.
Bu deglarasyonun ardından oluşan farkındalıkla, 1970’lerde başlayan vegan hareketinin geliştiğini de vurguladı.
Hayvansal gıdaya ihtiyacımız yok, aksi halde veganlar ölürdü
Nasıl, ne zaman vegan oldu?
“Yaklaşık 4 yıldan beri veganım. Hayvanları hep çok severdim, etçil bir insan da değildim ama örneğin peynirsiz ya da yoğurtsuz yaşayamayacağımı düşünürdüm. Sonra bir gün beni rahatsız edeceğinden korktuğum için kaçtığım hayvan endüstrisi ile ilgili gerçekleri araştırmaya, sorgulamaya başladım ve hayatımı veganlığa geçmek üzere kurguladım. Nasıl beslenmem gerektiğini araştırdım. Kafamda her şeyi netleştirdiğim anda da, bir daha asla geri dönmeyecek şekilde veganlığa geçiş yaptım. Ani bir kararla konforlu alanımı terk ettim. Evimde köpeği severken, bahçedeki tavuğu, mezbahadaki ineği tüketme hakkım olmadığını fark ettim. Onların da benim gibi yaşamaya hakkı var. Ve hiç zorlanmadım. 4 yıl oldu, hiç sağlık sorunum yok. Yıllık detaylı testlerimi yaptırıyorum ve tüm değerlerim normal. Sadece B12 ihtiyacım var, onu da zaten vegan B12 vitamini alarak karşılama imkânım var. Tek takviyem o. Onun dışında hiç zorlanmadan, sadece biraz özen göstererek hayatımı sürdürüyorum. İnsanın hayvansal gıdaya ihtiyacı olduğu söylemi kocaman bir uydurma, öyle olsa ben ve benim gibiler ölürdü…”
Eşi na-vegan
DAÜ’de iletişim okumak için adaya gelen, aynı üniversitede Uluslararası İlişkiler alanında da master yapan Ankara kökenli Nazar, yaklaşık 20 yıldan beri adada. Üniversitenin ardından önce ADA TV, sonra FOG TV’nin kuruluşunda yer aldı, buralarda televizyon gazeteciliği yaptı. Şimdilerde de GENÇ TV Genel Yayın Yönetmeni ve hemen her gün canlı yayın kuşaklarıyla ekranda.
Yoğun tempoda zor olmuyor mu?
“Senin ne kadar zorluğun varsa, benim de o kadar var. Üstelik eşim vegan değil, buna rağmen sorun olmuyor.”
Gelecek vegan, torunlarınız aaaa diyecek…
“Gelecek vegandır. Siz değilseniz torununuz vegan olacak ve ‘aaaa dedem, nenem hayvanları yermiş’ diye hayret edecek. Başka çare yok. Bugün yüzde 99.9 na/vegandır, biz veganlar çok küçük bir azınlığız ama geleceğin öncüleriyiz. Dünyanın başına gelmiş en kötü şey olan insanoğlu, hayvanları katlederek, yok ederek dünyaya, çevreye, hayata ne kadar zarar verdiğini yaşayarak öğrenecek, vegan olacak. Dünyanın başka şansı yok.”
(Havadis/27 Mayıs 2019)