“Kıbrıs beni benimsedi, ben Kıbrıs’ı. Hiç ayrımcılık hissetmedim”
O bir Yahudi. Kuşaklar boyu Türkiye’de, İstanbul’da yaşadılar. İstanbul’da doğdu, orada okudu, evlendi, oğlu oldu. İyi eğitim aldı. Varlıklı bir aileden, dadılarla büyüdü. Ve Yahudilerin çoğu gibi ticaretle yoğruldu hayatı, dede ve baba gibi o da ticaretle uğraştı. Krizlerle fabrikası kapanınca bir dönem otelde piyanistlik yaptı. 50’sinde ise kitap çıkardı ve bu yaşından sonra yazar oldu. Daha ilk kitapla ünlendi, çünkü tabulara dokundu. BELLA adlı ilk kitabı “başyapıt” olarak nitelendi, “azınlık yazarı” olarak anıldı. Ve yaşam alanının daraldığı bir dönemde yolu Kıbrıs’a düştü. Bir bakayım diye geldi, geliş o geliş. 16 yıldan beri adada. Hatta adayı da yazdı, burada 3 kitap daha çıkardı. “Kıbrıs beni benimsedi, ben Kıbrıs’ı. Türkiye’de 10 gün yaşayamam” diyor artık.
Adını değişti
Stella Aciman, 1953 doğumlu. Baba tarafı İspanya’dan göç eden Sefarad, anne tarafı Rusya ve Polonya’dan göç eden Aşkenaz Yahudilerinden. Anne tarafından Yunanistan’dan göç edenler de var. Anne-baba evde kendi aralarında eski İspanyolca, Sefarad Yahudilerinin dili Ladino ve Yunanca konuşurlarmış. Ama kendi aralarında. Stella ve abisi, hep Türk okullarında okumuş, onlarla Türkçe konuşmuşlar. “Aksanımızın iyi olması, zorlanmamamız, dışlanmamamız için gayret ederlerdi” diyor anne baba için. Çünkü Yahudi’nin, Rum’un, Ermeni’nin, Müslüman’ın birlikte yaşadığı o yıllarda bile azınlık olmak zor. Hatta sonradan ticaret hayatına atılınca sorun yaşamamak için adını değiştirmiş Stella. Hâlâ resmi kayıtlarda adı Eser. “Şimdilerde Türkiye’de doğrudan Türkçe isim alan çok gayri Müslimlerden. Öteki olmamak, ayrımcılık yaşamamak için” diyor.
Ticaret genlerde var
Dede Türkiye’nin ilk kumaş tüccarlarından, baba yün tüccarı. Aciman, büyük, ünlü bir ailenin soyadı. Stella da üniversitenin ardından uzun yıllar, eşi Mois ile birlikte ticaretle uğraşmış. Deri imalât ve ihracatıyla. 1990 ekonomik krizine kadar. “Ticaret Yahudilerin genlerinde, geleneğinde var” ifadesiyle genel algının haklı olduğuna vurgu yaptı.
Çocukluğu, gençliği Beyoğlu’nda ve Yeşilköy’deki dedenin yalısında geçen, dadıyla büyüyen Stella Aciman, Yahudi okulları olmasına karşın hep Türk okullarında eğitim aldığı için ana dili İbraniceyi bilmiyor. Türkiye’deki Yahudilerin çoğu bilmiyormuş zaten. “Dünya Yahudilerinden ayrılma noktamız bu. Dünya Yahudileri İbraniceyi mutlaka öğrenir. Biz sanırım daha çok Türk kültürüyle yoğrulduk” diyor.
Gelin Müslüman, torunlar Yahudi değil
Katı kuralları var ama Yahudiliğin deyince, hak veriyor Stella.
“Doğrudur. Gelenekleri, kuralları var. Genelde öyle. Annem tutucuydu mesela, kurallara bağlıydı. Ama ben öyle değilim. Bayramları, adetleri, kuralları bilirim ama dindar değilim. Meselâ genelde Yahudi, Yahudi ile evlenir ve çocuğun Yahudi kabul edilmesi için annenin Yahudi olması şarttır. Benim gelinim Müslüman. İki torunum Yahudi değil yani.”
İlkokuldan itibaren hep Türk okullarında okuması yanında, annesi evdeki yardımcıların da Müslüman olmasına özen göstermiş. Dadı Fatma’nın hayatına çok katkısı olmuş mesela. “Bilge insandı, hayatımın dönüm noktalarından” ifadesini kullandı dadı için.
Çocukluğunu, gençliğini, o günlerin İstanbul’unu gururla anlattı röportaj boyunca.
“İstanbul’un İstanbul, Beyoğlu’nun Beyoğlu olduğu yılarda yaşadık oralarda. Yahudi’si, Müslüman’ı, Ermeni’si, Rum’u; hep birlikte yaşadık. Çok mutlu, huzurlu bir hayatımız vardı. Çok kültürlü, insan kalitesinin yüksek olduğu devirler.”
19 yaşında evlilik, 20 yaşında anne
Özel Tarhan Koleji’nde lise eğitiminin ardından İstanbul Üniversitesi İşletme bölümüne giren Stella, üniversitede okurken tanıştığı Yahudi Mois ile evlendi. Daha okurken, 19 yaşında. Bir yıl sonra da oğlu İzi doğdu.
Üniversiteden mezuniyetin ardından eşiyle birlikte ticaret hayatına atıldı. Deri imalat ve ihracatıyla uğraştılar. 1970’li yıllar. Dönemin ünlü markaları Vakko, Beymen ile çalıştılar. Fabrika gittikçe büyüdü, ta ki 1990 ekonomik krizine kadar. Krizin ardından toparlanamayınca, fabrikayı kapattılar. Farklı iş yerlerinde işletme müdürü olarak çalıştı.
Otelde piyano çaldı
Bu dönem eşinden de ayrıldı. Eşi İsrail’e yerleşti. Ardından anne ve baba da hayatını kaybedince farklı arayışlara girdi Stella. Önce Bodrum’a yerleşti. Hatta burada bir arkadaşının otelinde piyano çaldı, yaklaşık 2 yıl. Türkiye’nin farklı kulvarlara girdiği 2000’li yılların başında kaçış arayışları arttı. Bodrum mu, İstanbul mu, İsrail mi derken Kıbrıs oldu kaçış yeri. Eski arkadaşı, BRT çalışanlarından Mehtap Saranlı (Tekin) ile bir sohbet sonunda, gezmek için Kıbrıs’a geldi. Tarih 26 Aralık 2003. Ve geliş o geliş…
Kendimi buldum buralarda…
“Öylesine, gezmek için geldim. Bir süre kalıp dönecektim. Kıbrıs’ı duyduklarım dışında bilmiyordum. Türkiye’den ne kadar biliniyorsa ben de o kadar biliyordum Kıbrıs’ı. Ama gelince insanını gördüm, tanıdım, Lefkoşa’yı gezdim, Surlariçi’ne hayran kaldım. Kahveler, köyler, yemekler ve adanın hoşgörüsüyle tanıştım. Burada kendimi buldum. Ve bir yıl kaldım. Bir yılın sonunda İstanbul’a döndüğümde 10 gün kalamadım. Benim yaşam yerim artık Kıbrıs’tı.”
Ne ötekileştirdim, ne öteki oldum
Ötekileştirme de hiç yaşamamış Kıbrıs’ta.
“Ne ben kendimi öteki hissettim, ne de ötekileştirildim. Belki insanlar Yahudi olduğumu bilmiyorlar denebilir ama adımdan belli. Burada hep Stella oldum. Yaşadığım tek bir olumsuz davranış olmadı. Aksine inanılmaz dostluklar, arkadaşlıklar kurdum. Zaten insana dokundukça sevdim. Burada Yahudi’yim demekten hiç çekinmedim.”
Tabuları yıktı, ilk kitapla ünlü yazar oldu
Çocuk yaşlardan itibaren yazmaya meraklı, yaşadığı semtlerde arkadaşlarıyla birlikte bölgesel gazete çıkaran, sonraları ünlü kadın yazar, rahmetli Duygu Asena ile yakın dostluğunun etkisiyle dergilerde röportajları yayınlanan Stella Aciman, hep içinde uhde olan yazarlık hayatına 50’sinde başladı. “Öyle bir kitap çıkaracağım ki daha ilkinde ünlü olacağım” dedi ve dediğini yaptı. Eşcinsellik, gayrimüslim gibi azınlıklarla ilgili tabuları yıkan BELLA adlı kitabı, 2002 yılında yayınlandığında deprem etkisi yaptı. “Son dönemlerin en önemli eserlerinden biri”, hatta “başyapıt” olarak nitelendi BELLA. Stella da, “Türk edebiyatının azınlık yazarı” olarak anılmaya başladı.
Ailesini de, Kıbrıs’ı da yazdı
BELLA’nın ardından ailesinin hayatını konu alan, ailenin 3 nesil kadınlarını anlatan Bir Masaldı Geçen Yıllar çıktı. Bu kitabı Kıbrıs’ta tamamladı. 1926 ile1960 dönemini kapsayan kitabın devamı da geliyor. Hedefi gelecek yıl Stella’nın. “Tembel bir yazarım, modum var. Uzun süredir elimde” diyor yeni kitabı için. Ama bununla birlikte, hatta bundan önce yıl sonunda yayınlanacak bir kitabı daha var, o da azınlıklarla ilgili ve o da deprem yaratmaya aday.
BELLA ve Bir Masaldı Geçen Yıllar’ın ardından, Kıbrıs’ı da yazdı. Her biri farklı kulvardan 25 Kıbrıslı kadının anlatımıyla Kıbrıs’ı anlattı “Orda Bir Ada Var Uzakta” kitabıyla. Önsözdeki ifadesiyle, adayla ilgili yanlış algıyı yıkmayı amaçladı bu kitapla.
“… Kıbrıs bizler için daima ‘orada bir ada var uzakta bir yer’ olarak kaldı. Kıbrıs insanını ise sırtımızda taşıdığımız bir kambur, vergilerimizle beslediğimiz tembel bir halk olarak bildik. Hepimiz üç beş günümüzü hoşça geçirme, casinolada para harcama gayesiyle bu adaya geldik. Alışveriş yaptığımız dükkânlarda pazarlık kültürünü bilmeyen, alınan malda indirim yapmayan ama kazıklamayan dükkân sahibine sizleri biz kurtardık, keşke kurtarmasaydık, siz bizim paralarımızla ayakta duruyorsunuz diyebilme hakkını kendimizde gördük……”
Son kitabı Kırlangıçların Ömrü’nü de 2017’de yayınlayarak kitap sayısını 4’e çıkaran Stella, yazarlık hayatı yanında gazetelere, dergilere yazılarıyla da adada yakından tanınan bir yazar.
(Havadis/26 Ağustos 2019)