“Hayat bilgisi kazanımı bize, önemli olanla değerli olanı ayırt etme yeteneği kazandırır. Bu, hiç kuşkusuz salt kendi yaşadıklarımızın muhasebesini yaparak elde edilebilecek bir kazanım değildir. Deneyim ancak, bizzat yaşadıklarımız kadar farklı formasyondaki insanların birikimlerini öğrenmek, onların yaşadıklarını başka bir gözle görmeye çalışmakla zenginleştirilebilir… “
Değerli dostum, edebiyatçı, araştırmacı Metin Turan’ın kitaplarımdan birine yazdığı bu notun değerini, röportaj kapsamını geliştirdikçe daha iyi anladım galiba. Özellikle bilinen, tanınan, tanıdık yaşamlar dışına çıktıkça…
Bu kitapta son 5 yılda yaptığım ve farklı yerlerde yayımlanan 70’i aşkın röportaj var. Bilinenlerden fazla bilinmeyenler, “sıradan” isimler çoğunlukta. Her alandan, her konuda, çoğu birbiriyle alâkasız, her biri bir ufuk açan onlarca insan. Hikâyeleri, yaşanmışlıkları, emekleri, arka bahçeleri, birikimleriyle beni büyüleyen; travmaları, dramlarıyla sarsan ve besleyen, zenginleştiren insanlar. Ve bir kısmı da, hatta belki çoğunluğu, ülkeye, ülke insanına, üretime, verimliliğe, ‘öteki’lere dair farkındalık amacı taşıyan röportajlar. Kendimize, insanımıza, toprağımıza, değerlerimize inancı, aidiyet duygusunu geliştirmeyi amaçlayan farkındalıklar…
Hayata İzler kitap serimin bu üçüncüsüyle bu seriden raflara giren röportajlarım toplam 130 civarında. Girişimci kadınlarla yapılan ve İş Kadınları Derneği tarafından kitapta toplananlarla birlikte bu rakam 150’yi aşmış durumda. Siyasi kimlikler dâhil tümü profil röportajları. “Hayat bilgisi” kazandıran, öğreten, törpüleyen ve belki hepsinden önemlisi önyargılarımızı yıkan profiller.
Gazete sayfalarında unutulmak yerine kütüphanelerde, arşivlerde dünden bugüne, bugünden yarına tanıklar bırakmak umuduyla… (Önsöz’den)
(Sayfa düzeni ve kapağıyla kitabı yayına hazırlayan Levent Özel’e, davetiye tasarımı ve her türlü desteği için Sermed Emin’e özel bir teşekkür borcum var)