“BRT tarihi, toplumsal hafıza… Tarih müzelerde saklıdır”
“Hayattaki anlar gösteri alanına dönüştürülmezse unutulur gider. Çünkü anlar, yaşarken kıymetlidir. Dili geçmiş olup pul pul dökülürler ve unutulurlar. Çöplük olurlar hatta…”
Bu ifadeler, müzenin gerekçelerini anlatan tanıtım filminden. BRT müzesinin, resmi adıyla BRT Yayıncılık Tarihi Müzesi’nin. Resmi ismi bu, çünkü artık Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nde kayıtlı bir müze. Kurumun kasvetli binasına girenleri artık müze karşılıyor. Her taraf kayıt aletleri, eski mikrofonlar, resimler, aküler, tarihi plaklar, kameralar ile dolu. Sanat ile zanaat buluşmuş, görsel zenginlikle BRT hafızası koridorlara taşınmış. Yaklaşık 60 yıllık tarih, aynı zamanda toplumsal bellek.
İğneyle kuyu kazar gibi
BRT’nin 1963 yılında çok zor şartlarda bir radyo ile başlayan yayıncılık geçmişini gün yüzüne çıkarma çabaları yeni değil aslında. Birçok girişim olmuş bu konuda. Farklı dönemlerde, farklı yönetimlerin çabaları var. Ancak yaklaşık bir yıl önce tamamen bir tesadüf eseri proje hayat buldu ve hızla uygulandı.
Müzenin Kuratörü, Sanatçı Ayhatun Ateşin. Girişkenliği, üretkenliği, yaratıcılığıyla tanınan Ayhatun. Bu projeye bir sohbet sırasında tesadüfen dâhil olduğunu anlattı.
“Kurum Müdürü Meryem Çavuşoğlu ile bir sohbet sırasında tesadüfen gündeme geldi. Yeni bir düşünce değilmiş, daha önce de farklı müdür ve yöneticiler döneminde gündem olmuş. Bazı girişimler de yapılmış, bazı parçalar toplanmış. Ama köklü çalışma için proje gerekirdi. Ben bir konsept hazırladım, finansmanı da eski teknik müdürlerden Ziya Dinçer’in kız kardeşi İsmet Birgül üstlendi. Ve çalışmaya başladık.”
Daha yapacak iş çok ama bir yılda epeyce yol kat edilmiş.
“İğneyle kuyu kazar gibi çalıştık. Kurumdan iyi bir ekip kurduk. Hemen hemen herkes yardımcı oldu. Elde ne varsa toparlandı. Ambarlar gezildi, atıl her şey tarandı. Tozlu, paslı ne varsa bakıldı. Arşivler ellendi ve ellenmeye devam ediyor.”
Atatürk koleksiyonu da var
Ayhatun, bitmeyen enerjisiyle projeyi anlatırken; bir yandan da BRT binasının girişinde yoğunlaşan müzeyi, koridorlara taşan belge ve aletleri inceledik birlikte.
Kameralar, 50 yıllık daktilolar, mikrofonlar, plaklar, resimler, dokümanlar, aküler, çevirmeli telefonlar, program kayıtları… Şimdilerde bu kayıtların dijital ortama aktarılarak araştırmacılara ulaşması için hummalı bir çalışma var.
Bir koridor da Atatürk koleksiyonu. Merhum Sait Terzioğlu’nun özel koleksiyonu. Burada da resimler, eski gazeteler, tarihi duvarlara taşımış.
Sanat ile zanaat buluşmuş, Kanatlı eli ile müzede
Müzeyi kasvetten kurtarmak, görsellik ve estetik katmak için ince detaylar da düşünülmüş. Sanat ile zanaat buluşmuş. Örneğin, adı BRT ile özdeşleşen merhum Hüseyin Kanatlı’nın elini bir mikrofonun başında görmek mümkün. Kendi ölçülerinde, gerçek ölçüler. “Ölmeden kalıbını almıştım elinin” diyor Ayhatun Ateşin.
Hüseyin Kanatlı’nın tarihi Merhaba Dostlar programı da özel bir bölümde yer alıyor. Programa gelen mektuplar orijinal halleriyle ciltlenmiş. Her biri birbirinden ilginç, imzalı mektuplar. Kimi aşkını anlatmış, kimi derdine çare aramış, kimi sevdiği müziğin çalınmasını istemiş.
Bini aşkın isim folyoyla panoda
Sanatla zanaatın buluştuğu, Ayhatun’un ifadesiyle en fazla ilgi çeken bölümlerden biri de, yaklaşık 60 yılda kurumda çalışan herkesin adının kaydedildiği folyo pano. Kayıtları tarayarak 1963’ten bugüne çalışanları numaralarıyla kayda geçirmişler. Bini aşkın isim.
“Bu kurumdan inanılmaz insanlar geçti, çok değerli hizmetler verildi. Unutmamak ve unutturmamak gerekir. Toplumsal hafızamız zaten zayıf, kendi kendimizin değerini yeterince bilmiyoruz. Bu isimleri buraya kaydederek bellekle vefa oluşturmak istedik.”
Müzenin, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne kayıtlı resmi müze olduğunu da anlatan Ayhatun Ateşin, projeyi tamamlamaya kararlı.
“Büyük oranda toparladık ama daha yapacak iş çok. Hedef daha büyük. Tüm bilgileri dijital ortama aktararak ziyaretçilerin, araştırmacıların kullanımına sunmak nihai hedef. Ama bunun için finansman gerekir. Şimdilerde bu konuda uğraşlar var. Projenin bu ayağı da tamamlandığında sen tek tuşla istediğin bilgiye, belgeye, müziğe, programa ulaşabileceksin.”
Müzeyi mayıs ayında, Dünya Müzeler Haftası’nda ziyarete açmayı planladıklarını ekleyen Ayhatun, “Toplumun her yanı tarih, inanılmaz birikim var” diyerek bu çalışmanın diğer kurumlara örnek olmasını diledi.
Neden 8 dakika!
Röportaj yaparken, müzeyle ilgili “8 dakikalık” tanıtım filmini de izledik Ayhatun Ateşin ile birlikte. Film, BRT’nin usta, duayen yönetmenlerinden Cemal Yıldırım imzalı. 8 dakikalık olması da tesadüf değil. Radyo 1963’te mücahitler tarafından bir ambarda kurulduğunda, aküler birbirine bağlanarak yayın yapılmıştı. İşte bu akülerin her birinin enerjisi 8 dakikaydı…
Müzenin amacı, toplumsal belleğin önemi bu 8 dakikalık tanıtım filminde özetlenmiş.
“… Hayattaki anlar gösteri alanına dönüştürülmezse unutulur gider. Çünkü anlar, yaşarken kıymetlidir. Aksi halde dili geçmiş olup pul pul dökülürler ve unutulurlar. Hatta çöplük olurlar… Tarih müzelerde saklıdır. Onlar, zamanın bekçileridir…”