Kadın Öyküleri Derneği (KÖDER)’in geliştirdiği projeyle kadın öyküleri kayıt altına alınıyor. Belli yaş aralığındaki kadınlar. Kimi hayatta, kimi değil. Uzun uzun anlatım da değil. Her biri kısa kısa, ilgili isimle alakalı biri tarafından yazılmış. Kimini evladı, kimini tanıdığı, kimini anısı olan yazmış. O yüzden zaten 41 Hayat, 41 Öykü, 41 Kalem diye tanıtıldı kitap. Adı, Hayatımıza Değer Katan Kadınlarımız. Geçtiğimiz günlerde yayınlananla birlikte 3 cilde ulaştı. Her birinde 41 öykü, toplamda 123 kişi. Kitabın 4’üncüsü de yolda. 41 öykü de orda olacak.
Kısa kısa öyküler, hayat hikayeleri ama çoğu tarih. Detaylarda bilinen, bilinmeyen anekdot çok. Fark edene, meraklısına sözlü tarih. Hele gençler için. Zaten okullarda yardımcı kitap olarak kullanılması için Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmış durumda.
Zamanlardır elimin altında duran 123 öyküye bir göz gezdirdim dün. Daha doğrusu göz gezdireyim dedim, olmadı, sabahladım. Neler varmış neler; bilmediğimiz, bildiğimiz sanıp fark etmediğimiz ne değerler! Ve ne bilgiler!
Eşinin yerine vekil atandı
Ayla Halit Kazım var mesela kitapta. Eşi, Kıbrıs Cumhuriyeti Milletvekili Halit Kazım trafik kazasında hayatını kaybedince onun yerine 1963’te milletvekilliğine atanmış… Eski öğretmenlerin hayatını okurken, Sömürge döneminde evlenen kadın öğretmenlerin işten durdurulduğunu da öğreniyoruz bu öykülerden…
Adada çarşafı ilk çıkaran öncü kadınlardan Behiye Beliğ Paşa, adı izcilikle özdeşleşen Güner Necat, İlk kadın piyanist/hocaların hocası Jale Derviş, öğretmen/okul müdürü/Kraliçe Elizabeth olarak anılan Kadriye Hulusi Hacıbulgur, Eczacı/hâlâ dillerdeki onlarca ezginin bestecisi Kamran Aziz, 9 yaşında sahneye çıkan Aysel Bağdadi (Küçük Aysel), İlk kadın şairlerden/ünlü filozof Ulus Baker’in annesi Pembe Marmara, toplumsal eylemlerin simge isimlerinden Zehra Kebapçıoğlu (Zehra Aba), dünya çapında tanınan bilim insanı Prof. Ten Feizi, Lale kod adıyla TMT’nin ilk kadın üyelerinden Hatice Tahsin, savaş yıllarının efsanelerinden Hemşire Cemaliye Hocaoğlu, girişimci iş insanı Emine Hazım Remzi, 1940’larda öncü kadın şairlerden Necla Salih Suphi, Lapta İşi’nin yayılmasını sağlayan/İngiliz valinin altın madalyayla onurlandırdığı Fikriye Niyazi, sıfırdan marka yaratan Leman Yorgancıoğlu, güneyde/kuzeyde ‘hanım ağa’ Neşe Oskar, ilk Türk kadın polislerden Halide Karahan ve niceleri…
Onlarca, yüzlerce var ama bir alıntı yapalım buraya, detay gibi görünen bir tarihi not. Hem Kıbrıslının, Kıbrıs kadınının bir asır öncesinden birikimi, duruşuna dair bilgiler; hem kültür ve disiplinle ilgili dersler; hem de Sömürge Yönetimi’ne ilişkin detaylar içeren anılar. Adanın ilk kadın polislerinden Halide Karahan anlatmış, oğlu Dr. Ahmet Karahan yazmış…
“… İngiliz idaresi İngilizce bilen yardımcı kadın polis alacaktı. 4 Türk kadın kayıt yaptırdık. Belli başlı görevimiz İngiliz kadın polislere tercümanlık yapmaktı. Aralarında 4 dil bilen tek ben vardım. Fransızca ve İngilizceyi Amerikan Academi’den, Rumcayı Maroni’den biliyordum. İngiliz polislere Fransızcadan İngilizceye ve İngilizceden Fransızcaya tercümanlık yapardım… Muhaceret polisi olmuştum. Limasol limanına gelen kadınları kontrol ederdik… Sürekli olarak Limasol’un Zig Zag Sokağı’ndaki kadınları tutuklardık, sorgulardık ve serbest bırakırdık… Kadın polis olarak tabanca ve topuz taşımazdık. Bizden sorumlu İngiliz kadın polisler, kadınları tutuklayacağımız zaman (please) kelimesini kullanmamızı isterlerdi… Kadın tutuklulara kelepçe takmazdık. İngiliz polis Miss Mary Reed, bana devamlı yasa çalıştırır, polisin yasaları bilmesi gerektiğini söylerdi. Tutuklarken nasıl davranacağımızı, nasıl hareket edeceğimizi anlatırdı. Tutuklarken abartılı davranışlar yapmazdık… Bizim görevdeyken veya mesaiden sonra davranışlarımızı da kontrol ederlerdi. Pantolon giymek yasaktı, diz altı etek giyerdik. Disiplinsiz polis yoktu, halktan saygı görürdük…”
(Ağustos 2024)