Sofya-Selanik hattında 5 gün… Yürüyerek gezilebilen kentler güzeldir

Sofya da, Selanik de yeni yerler değil benim için veya çok insan için. Hem yakın, hem cazip olması, hem de bir çok tur kapsamına girmeleri nedeniyle tatilcilerin, gezginlerin yoğun olarak gittikleri kentler. Ben de tüm coğrafyayı kapsayan Balkan turu kapsamında gitmiştim yaklaşık bir yıl önce. Muhteşem bir turla. Tüm Balkan coğrafyasını görme, gözlemleme imkânı bulmuştum. Ama tüm turlar gibi kuşbakışı. Turdan sonra yazı yazınca gruptan bir arkadaş, “nerelere gittiğimizi, ne gördüğümüzü senin yazıyı okuyunca anladım” demişti! Ben de not aldığım için yazabilmiştim zaten. 10’dan fazla birbirine benzeyen ülke gezip detay hatırlamak sonradan değil, gezi ertesinde bile zor. Turlarla bireysel geziler arasındaki fark da burada zaten (maliyet farkı yanında). Sokak sokak, hazmederek, yol nereye çıkarırsa modunda, bir kahveyi saatlerce oturarak içmenin keyfi, istediğiniz zaman istediğinizi yapma imkânı turlarda yok genellikle. Ama o tür gezilerde de uğraşmanıza gerek yok; program, yemek yenecek yerler, konaklama mekânları, kısacası her şey hazır, siz sadece para ödüyorsunuz. O nedenle her yazımda vurguladığım gibi; elbette bazı güzergâhlarda turlar kaçınılmaz gibi, ben de yapıyorum ara ara ama bireysel geziler çok mümkün. Hele bugünkü teknolojik imkânlarla. Çok daha keyifli, dahası çoğu zaman yarı fiyatının altında. Tek ihtiyacınız böyle bir gezi için, iyi bir ön hazırlık ve iyi bir cep telefonu, daha doğrusu kesintisiz internet. Telefon artık sadece telefon değil çünkü; bankadır, bilettir, haritadır.

Sofya ve Selanik güzergahlarında ucuz bilet imkânı bulunca ani bir kararla gidelim dedik. Genellikle sezon dışı yapıyoruz bu tür tatilleri, özellikle fiyat avantajı nedeniyle. Önce tereddüt ettik gittiğimiz yerler diye, ama yine de gezmek hep cazip. Özellikle Sofya konusunda tereddütlerim oldu benim, hani yapacak, gezecek bir şey yok, zaten göreceğimizi gördük önyargısıyla. Ne kadar yanıldığımı gider gitmez anladım.

Baf’tan Sofya’ya uçtuk, Sofya’dan 5 saat otobüs yolculuğuyla Selanik’e gittik, Selanik’ten Baf’a döndük. Baf’a ulaşımı kendi aracımızla yaptık. Grup olarak gittiğimiz seyahatlerde Baf veya Larnaka hava limanlarına gidişte taksi tercih ediyoruz ama bu sefer, yol ve hayat arkadaşım Mehmet Salih ile ikimizdik. Uçak biletinin 4-5 katı ödeyerek taksiyle hava limanına gitmek rahat olmasına rağmen rantabl değil. Ucuz uçak biletinin anlamı kalmıyor. O nedenle kendi aracımızı tercih ettik. Bu durumda tek ek masraf araç sigortası (25 euro) ve park ücreti. Park ücretlerinde 2 ay önceki seyahatimize göre artış oldu, günlüğü 4 Euro. 5 gün için 4 günlük ücret alıyor, 16 Euro ödedik. Park and Fly isimli park yeri. (Özel park yeri, hava limanı yakınında ve tek değil, birçok benzeri var.) Önceden rezerv yapıyoruz bu park yerine. Kayda geçirdiğiniz gidiş saatinizde karşılıyorlar, oradan servisle 5 dakikalık mesafedeki hava limanına götürüyorlar ve dönüşte de saat kaçta olursa olsun hava limanından alıp arabaya bırakıyorlar. Kaçıncıdır kullanıyoruz, iyi hizmet veren, sorun yaşamadığımız bir park yeri.

Uçuşlarımız genellikle Rynair ile. Bu sefer de öyle oldu. Bu hava yolu şirketiyle çok uçuş yapmamızın en önemli nedeni her yere uçuşunun olması, dahası alternatifli ve ucuz bilet uygulaması. Bavul taşıyana, kabin bagajı olana, sırt çantalıya ayrı ayrı fiyatlandırma var. Koltuk seçmeye de ek ödeme var. Biz en tasarruflusunu seçiyoruz. Sırt çantasıyla (zaten kısa yolculuklarda fazlasına gerek yok) seyahat ediyoruz hep. Hatta her seyahatte sırt çantası bile biraz daha hafifliyor veya küçülüyor. Ayrıca koltuk da seçmiyoruz, sistem ne verirse. Önemli bir detayı da tekrarlamakta fayda var; bu tür seyahatlerde 24 saat önceden check in (online) yapmak çok önemli. Aksi halde hava limanında 50 Euro civarında ödeme yapmak zorunda kalıyorsunuz.

Gezi detaylarına geçmeden hazır konu Rynair’dan açılmışken, yıllardır çok güzergâha seyahat ettiğimiz bu hava yolu şirketinden memnuniyetimizi de belirtmek gerekir. Genellikle rötarsız uçuşlar yapan, check in’den uçuş öncesi hava limanında hangi kapıya gidilmesi gerektiğine kadar bildirim göndererek birçok konuda müşteri memnuniyeti gözetiyor. Hatta uçuşun hemen ardından memnuniyetle ilgili anket yapıyor on-line. Uçaktaki yiyecek/içecek ücretleri de astronomik değil. (Amaç reklam değil, diğer hava yollarına gönderme, özellikle Ercan’dan fahiş fiyatlı uçuş yapanlara).

Sofya dingin, huzurlu, eğlenceli ve ucuz bir kent

Baf’tan 2 saatlik uçuşla indik Sofya’ya. Uçağımız sabah erken saatte olduğu için gün bizimdi. Cuma sabah gittik, iki gece kalıp, pazar sabah erkenden ayrılacağız. İlk gün hava da muhteşem, tam biz gibi. Ertesi gün yağmuru da yaşadık.

Hava limanı modern Sofya’nın, bana biraz sürpriz oldu. Her şey makineleşmiş, sistemli. Çok hızlı çıktık. Metro da hava limanının tam yanında. Bireysel gezilerin özelliğidir, önceden her şeyi çok iyi incelediğimiz için metroyla kent merkezine gideceğiz. Muhteşem bir metro/metrobüs/troleybüs sistemi var Sofya’nın. Ve çok ucuz. Ama bir hata yaptık, AB ülkesi olmasına rağmen Euro bölgesinde olmadığını ve bazı yerlerde Euro kullanamayacağımızı hesaplayamadık. O nedenle ilk metroya binişimizde kart/bilet alamadık. 1.6 Leva gerekiyordu. (2 Leva, 1 Euro) Orda da başka bir çare keşfettik. Metroya kredi kartıyla da binilebiliyormuş, iyi bir formül. Ama bir kredi kartıyla bir kişi, çünkü bilet yerine geçiyor ve hareket edince de metroda kontrol var. Her ikimizde de kredi kartı olmasaydı sorun yaşardık veya başka çare gerekirdi, belki hava limanına dönüp Leva alırdık. Özetle Sofya’ya (Bulgaristan) gidişlerde bir miktar da olsa Leva bulundurmakta veya ülkeye girişte almakta fayda var. Ufak tefek marketlerde veya yollardaki tuvaletlerde de Leva zorunluluğunu gördük ama kent içindeki yoğun yaşamda Euro ve kredi kartı kullanımı yaygın.

Otelimizi kentin merkezinde seçtiğimiz için metrodan inince kısa bir yürüyüşle kalacağımız yere ulaştık. Yatak kahvaltı 2 gece kalacağımız otel. Lüks değil ama her şeyi barındıran konforlu bir otel, butik. Çok memnun kaldık. En önemlisi merkeze yakın olması. Özellikle kentin kalbinin attığı Vitosha Caddesi’nin dibinde. Nerdeyse 100 metre mesafede.

Vitosha, en ünlü caddesi Sofya’nın. Alışveriş yerleri, cafeler, restoranlar, her şey bu caddede. Cıvıl cıvıl bir bölge, sanki tüm Sofya sokakta. Yağmurdan bile etkilenmiyorlar. Yaşam biçimi olmuş belli ki, yağmurluğunu veya şemsiyesini açıp, bebeği için de önlemini alıp sokakta keyfini bozmadan yaşıyor insanlar. Öyle bulut görününce kaçma hali yok oralarda!

 

İnsan dokusu gayet iyi kentin. Sokaklar hem çok kalabalık, hem karmaşa yok, hem güvenli. Garip bir dinginlik ve huzur gözlemledim. (Neden biz çok stresliyiz diye çok sorguladım açıkçası)

Kentin görülebilecek çok yeri de bu cadde etrafında veya yürüme mesafesinde. Burada kalacağımız iki günü büyük bir keyifle bu caddede geçirebilirdik ama biz hep yürümeyi, keşfetmeyi sevdik. Bu kent de tam yürüyerek gezilebileceklerden. Parkları, geniş caddeleri, Sovyet stili binaları, tarih kokan sokakları, ucuz ve bitmeyen gece hayatıyla ünlü bu kentte her şey elinizin altında.

Ünlü Ulusal Kültür Sarayı, Vitosha’nın hemen karşısında, muhteşem bir parkın içinde. Zaten her taraf park, yeşillik. Belki doğanın nimeti yağışlı bölge, ama belli ki parklar özenle düzenlenmiş. Kentin simgelerinden Aleksandr Nevski Katedrali, kilise olarak kullanılan Kara Camii, 1990’lı yıllardan sonra dikilen Sveta Sofia Heykeli… Her yer yürüme mesafesinde. Detaylı ziyaret etmeyecekseniz bir günde hepsini gezmek, görmek mümkün. (Biz bir önceki gezimizde bu tarihi yerleri detaylı gezdiğimizden sadece turlamakla yetindik)

Bakir, yeni yeni keşfedilen bu kentte gelenekselle modern harmanlanmış. Kıyafetten yeme içmeye, yollardan binalara çok yerde bunu gözlemlemek mümkün. Yahni çeşitlerinden pizzaya, rakia’dan (zivaniya tadında yerel içki) şaraplara her şeyde bu karışımı görebilirsiniz.

Yaklaşık bir milyon nüfuslu kentte Müslümanlara çok rastlamadık. Belki var ama biz görmedik. Ama Yunanlı çok. Kimi turist, kimi öğrenci. Üniversite şehri zaten. Ucuzluğu nedeniyle de çok tercih ediliyor sanırım.

Selanik’te (günlük kişi başı 1.5 Euro) ve daha önce gezdiğimiz pek çok Avrupa kentinde şehir/çevre vergisi (kaldığınız otelde tahsil ediyorlar) ödememize rağmen, Sofya’da olmaması da dikkatimizi çekti.

Sınırda ortak kabin uygulaması

Sofya’da iki tam gün, iki gece konaklamanın ardından pazar sabah sabah otelimizden ayrıldık. Hemen yakınımızdaki metroyla otobüs istasyonuna gittik ve önceden on-line aldığımız biletle otobüs yolculuğumuz başladı. Köklü Türk şirketlerinden birine ait otobüsle (Sofya’da Türk şirketlerini her yerde görmek mümkün) konforlu bir yolculuk yaptık. Yaklaşık 5 saat sürdü bu yolculuk. Tren yolculuğuydu tercihimiz aslında da bir süreden beri tren seferleri durdurulduğu için otobüs kullandık.

Yolculuğun büyük kısmı yemyeşil Bulgaristan topraklarında geçti. Bu yolculukta en dikkatimi çeken de, sınır kapısı oldu. Ayrı ayrı sınırlar yerine, tek bir kapıya iki kabin kurulmuş, yan yana. Birinden çıkış, birine giriş için uzatıyorsunuz pasaportu. Bulgaristan ve Yunanistan yan yana.

Selanik… Kültür, medeniyet, keyif yeri

Selanik yaşanacak yer dersem abartı olmaz. Pazar günü öğle saatlerinde indik Selanik’e, belki pazar günü olduğundandır dedik, sanki tüm kent sokakta. Her yer insan dolu. Upuzun Kordon Boyu değil sadece, sokak araları, her yer. Sonraki 2 gün de (salı akşamı ayrıldık) aynı durumu gözlemleyince, kalabalığın pazar günüyle alakalı olmadığını anladık. Turist çok ama yerli halk da sokakta.

Kent içindeki deniz sahili kilometrelerce gidiyor. Uzun bir Kordon Boyu. Burası yürüyüş, bisiklet, scooter bölgesi. Tek bir sandalye veya şemsiye bile yok. Turisti, yerlisi, öğrencisi herkes ya yürüyor, ya bisiklette/scooter’de. Cafe’ler, oteller, restoranlar, apartmanlar kordon boyunda yolun karşısında. Hemen arka taraf da tavernalar bölgesi. Bu özel bir bölge, Ladadika. Ünlü Yunan müziklerinin dinlenebileceği onlarca mekân. Cafeler, hatta kahveler ise her yerde, her sokakta. Özellikle taş sokaklarda her adımda. Buralar belli ki muhabbet yerleri, kahve bahane. Bölge bölge dizayn edilmiş kent. Alışveriş yapacaksanız tüm markalar aynı bölgede, bir başka cadde üzerinde. Ve tüm bunlar yürüme mesafesinde. Hatta kentin simgesi tarihi mekânlar da… Beyaz Kule, Aristotelous Meydanı, Galerius Kemeri, Galerius Rotundası (kubbeli yapı), Ano Poli (eski şehir), Atatürk Müzesi… Tümü yürüme mesafesinde. Bu kentte de otelimiz Kordon Boyu paralelinde, kentin göbeğinde olduğundan tüm bu alanları keyifle yürüyerek, hiçbir ulaşım aracına ihtiyaç duymadan gezme imkânı bulduk.

Huzur, güven, medeniyet, çevre kirliliği bakımından Başkent Atina’dan çok farklı, çok iyi Selanik. Atina’yı da sokak sokak gezme imkânımız oldu kaç kez. İnsan dokusu da farklı sanırım veya Atina daha kozmopolit.

İlginç şekilde fiyatlar da makul. Neden bize göre makul anlamak zor ama müzikli tavernada, buralardakinin altında maliyetle yemek yiyebiliyorsanız bir yerde bir gariplik var. Belki garip olan bu yarım adacık! (Selanik’te tespit edebildiğim en pahalı şey, kuaför ücretleri. Kısacık saçıma bir fön çektirmek istedim, 18 Euro) Marka alışveriş yerleri de, bizim buralardaki denklerine göre daha makul fiyatlarda, üstelik çeşit fazla.

Sofya’da metro/raylı sistem çok iyiydi, Selanik’te de otobüsler. Kent içinde bir yerden bir yere otobüs ihtiyacımız olmadı (belki 2 günden fazla kalsaydık başka yerlere gitmek için ihtiyaç olacaktı) ama hava limanıyla kent arasında otobüs hem rahat, hem hızlı, hem ucuz. Önceden numarasını saptadığımız otobüsle (01X) yaptık hava limanına dönüşü. 20 dakikada bir kalkan ve onlarca durak seçeneği olan otobüs. Biletimizi 1.8 Euro’ya yol üstündeki bir satış noktasından aldık. Otobüslerde de bilet almanın mümkün olduğu söylendi ama riske girmek istemedik. Yaklaşık 45 dakikada gittik hava limanına. Hareket noktamız da Beyaz Kule önündeki durak oldu.

Bu arada Selanik hava limanı büyük, kapsamlı bir liman ve adı Makedonya. Propaganda amacıyla Makedonya diye isimlendirilen hava limanından Baf’a 2 saat. Baf’ı da es geçmeyelim, çok yoğun bir hava limanı olmasına rağmen, çok sade ve kullanışlı. Belki adanın en akıllı hava limanı.

Sofya ve Selanik’i de kapsayan bir yıl önceki Balkan gezi yazısı da linkte…

Bir Cevap Yazın