BRT’nin yarım asırlık belleği gün ışığına çıktı. Artık kurumun resmi müzesi var

“BRT tarihi, toplumsal hafıza… Tarih müzelerde saklıdır” “Hayattaki anlar gösteri alanına dönüştürülmezse unutulur gider. Çünkü anlar, yaşarken kıymetlidir.  Dili geçmiş olup pul pul dökülürler ve unutulurlar. Çöplük olurlar hatta…” Bu ifadeler, müzenin gerekçelerini anlatan tanıtım filminden. BRT müzesinin, resmi adıyla BRT Yayıncılık Tarihi Müzesi’nin. Resmi ismi bu, çünkü artık Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nde kayıtlı bir müze. Kurumun kasvetli binasına girenleri artık müze karşılıyor. Her … Okumaya devam et BRT’nin yarım asırlık belleği gün ışığına çıktı. Artık kurumun resmi müzesi var

İnsanın anavatanı çocukluğu…

İnsan hikâyeleri oldum olası ilgimi çekmiştir. Bu aralar da sokaklar yasak olunca okumalar arttı ya, uzun süredir elimde duran bir biyografiye başladım. Radi Dikici’nin kaleme aldığı eski bir kitap, Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar. Sesine, duruşuna hep hayran olduğum sanatçının hayatı. Çoğunluk kendi anlatımı. Bazı anılar o kadar ilginç ki, hayat dersi. Hani hayatta hiçbir şey tesadüf değil dedirten cinsten. 1900’lü yılların başı, annesi mevlitlerde gazel … Okumaya devam et İnsanın anavatanı çocukluğu…

UNICAP, domatesten ötesi…

Tarıma yeni anlayış, üretim ve tüketim kültürü, kolektif örgütlenme UNICAP adı son bir yıldır marketlerdeki farklı domatesle tanındı toplumda. Poşetler içinde veya açıkta saplı, yapraklı, kokulu domatesle marka oldu. Kendi de, fiyatı da farklı, “iyi tarım” ürünü, GAP sertifikalı domates. Domatesin hikâyesi, üretim şekli ilginç ama daha ilginç olan bu şirket. Domates gibi şirket de yapısı nedeniyle bu topraklar için ilk. Hatta belki dünyada ilk. … Okumaya devam et UNICAP, domatesten ötesi…

2000’li gençlerden İKİBİN… Cep telefonuyla 1955’ten bugüne Kıbrıs konusunu belgesel yaptılar, ezber bozdular

“Eski neslin, atalarımızın kahramanlıkları sayesinde bizim nesil rahat bir hayat yaşıyor. Ama aynı nesil sayesinde dünyanın dışında kaldık” Üniversite öğrencisi, daha 20 yaşlarında iki genç. Kafa kafaya verdiler, hiçbir ekipman olmadan cep telefonuyla çektiler, evdeki bilgisayarlarında kurgu ve montaj yaptılar. Ve beş ayrı bölüm halinde Kıbrıs konusunu belgesele taşıdılar. 1955’ten bugüne. EOKA’dan TMT’ye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşundan yıkılışına, 1963’ten 1974’e, Federe Devlet’ten KKTC’ye ve günümüze geldiler. … Okumaya devam et 2000’li gençlerden İKİBİN… Cep telefonuyla 1955’ten bugüne Kıbrıs konusunu belgesel yaptılar, ezber bozdular

Yazı geçmişi olmadan belgesel roman yazdı. Biri kendi ailesi, iki aile etrafında bir dönemi aktardı. Yanlış istihbaratla infaz edilen, hâlâ mezarı bulunamayan Osman Talat’ı anlattı

“Hiç yardım almadan, sadece çok okuyarak, araştırarak 8 yılda yazdım. Yazmasam içimde kalacaktı. Tek dileğim başkalarına da yazmaları için motivasyon olması” Sürekli okur olmama rağmen adını duymadım. Ne kitabın, ne yazarın…  Düzenli olarak uğradığım kitabevlerinde de dikkatimi çekmedi. Bir arkadaşım ‘mutlaka okumalısın’ deyince odaklandım. Ve okuduğum günden beri etkisinden kurtulamadım. Hem kitapta gerçek isimlerle aktarılan yaşanmış trajediden çok etkilendim, hem tekniğinden. Tanım doğru mu bilmem, … Okumaya devam et Yazı geçmişi olmadan belgesel roman yazdı. Biri kendi ailesi, iki aile etrafında bir dönemi aktardı. Yanlış istihbaratla infaz edilen, hâlâ mezarı bulunamayan Osman Talat’ı anlattı

Hayata İzler tanıtıldı

Gazeteci-Yazar Nezire Gürkan’ın röportajlarından oluşan Hayata İzler (3) Lorenza Cafe’de gerçekleşen etkinlikle tanıtıldı. Nezire Gürkan’ın farklı yerlerde yayınlanan 75 ayrı röportajından oluşan kitabın tanıtım etkinliğine çok sayıda kitapseverin yanında siyasiler de ilgi gösterdi. Gürkan etkinlikte okuyucuları için kitaplarını da imzaladı. Kitapta yer alan röportajlar, kitaptaki sırasıyla şöyle: Osman Alkaş (40 yıldan beri sahnede), Gülgün Serdar (O bir öğretmen), Münise Burçaklı (60 yıllık esnaf), Elsie Slonim … Okumaya devam et Hayata İzler tanıtıldı

İz bırakanlarla iz bırakma yolculuğu…

“Hayat bilgisi kazanımı bize, önemli olanla değerli olanı ayırt etme yeteneği kazandırır. Bu, hiç kuşkusuz salt kendi yaşadıklarımızın muhasebesini yaparak elde edilebilecek bir kazanım değildir. Deneyim ancak, bizzat yaşadıklarımız kadar farklı formasyondaki insanların birikimlerini öğrenmek, onların yaşadıklarını başka bir gözle görmeye çalışmakla zenginleştirilebilir… “ Değerli dostum, edebiyatçı, araştırmacı Metin Turan’ın kitaplarımdan birine yazdığı bu notun değerini, röportaj kapsamını geliştirdikçe daha iyi anladım galiba. Özellikle bilinen, … Okumaya devam et İz bırakanlarla iz bırakma yolculuğu…

Okuyarak kendini inşa etti. Hâlâ cetvelle çizerek, kalemle not alarak düzenli okuyor

Tufan Erhürman’la 4 saat… Okuyarak kendini inşa etti. Camus’un Yabancı’sını 12 yaşında okudu. Hâlâ cetvelle çizerek, kalemle not alarak düzenli okuyor “Okuma karşılıklı düşünme eylemi, yazarla sohbettir. Hayatıma yön veren kitaplardır, okumadır” “Ülke siyasetinde eksik olan sanat ve edebiyattır. Üslupta, bakış açısında, vizyonda belirleyici” “Evlilik bana çok iyi geldi. Nilden ruh ikizim gibi, enerji kaynağım” Toplum onu önce akademisyen, sonra siyasetçi kimliğiyle tanıdı.  Toplumla tanışması … Okumaya devam et Okuyarak kendini inşa etti. Hâlâ cetvelle çizerek, kalemle not alarak düzenli okuyor

11 yaşında başladı, 57 yaşında hâlâ koşuyor. İlk ve tek master kadın atlet

 “90 yaşımda koşmayı hayal ederim. Sahalar, stadyumlar benim yaşam kaynağım” İlkokulda öğretmeninin teşvikiyle 11 yaşında başladı koşmaya. Sonra ortaokul ve lisede yine öğretmenler tarafından fark edildi, spora devam etti. “Köylü, çiftçi çocuğuydum. Hem okul, hem tarla ve hayvanlarla uğraşırdım. Şimdiki imkânlar yoktu. Öğretmenler elimden tutmasa başaramazdım” diyor. Lisenin ardından iş, evlilik, çocuk derken uzun süre ara verdi ama koşma aşkı hiç bitmedi. Kendi kendine çalışmaya … Okumaya devam et 11 yaşında başladı, 57 yaşında hâlâ koşuyor. İlk ve tek master kadın atlet

Öykülerini kitaplaştırmak istedi, basacak yer bulamadı. Print alıp zımbaladı ve HAMMURABİ adıyla kendi minik kitabını yarattı

“Gördüğüm ilgiden utandım” Ahmet Şimşek, pırıl pırıl, gencecik bir delikanlı. 1994 doğumlu, 26 yaşında. Hatay kökenli emekçi bir ailenin çocuğu. 3 yaşından beri adada. Kendi gayreti, aile ve çevrenin de teşvikiyle hep çok okudu ve yazdı. Fransız Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı. Öyküler, denemeler yazdı, bazıları farklı yerlerde yayınlandı da. Ama öykülerini kitaplaştırmak isteyince, basacak yer bulamadı. O da inanılmaz bir kendine güvenle print alıp … Okumaya devam et Öykülerini kitaplaştırmak istedi, basacak yer bulamadı. Print alıp zımbaladı ve HAMMURABİ adıyla kendi minik kitabını yarattı