NEZİRE GÜRKAN – ÖNSÖZ
Diğerleri gibi bu kitap da planlı, programlı bir çalışmanın değil; bir dizi tesadüf ve hızlı bir sürecin ürünü.
Kıbrıs müzakerelerinin yoğunlaşması, toprak ve harita tartışmalarının gündeme gelmesiyle arşiv taraması ihtiyacı hissedince, kendi yazdıklarımı bile unuttuğumu fark ettim. Bir dizi röportaj, haber yanında, Mehmet Ali Talat ile Başbakanlık döneminden başlayarak özellikle 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde 20’den fazla röportaj yaptığımı anımsattı arşivim. Bir kısmı kendi özeline dair, ama çoğunluğu müzakereler ve toplumsal konularla ilgili.
Röportajların yazarı olarak ben bile unuttuğuma göre, gazete koleksiyonları arasından çıkarıp daha ulaşılabilir raflara taşımak fikri uyandı yavaş yavaş.
Önce onlardan bir seçki yaptım; güne, döneme, bugüne dair güncelliğini koruyanlardan… Tarihe not düşenlerden… Anımsatma yapanlardan… Ve bugüne ışık tutanlardan…
Sadece müzakerelere değil; Mehmet Ali Talat’a, CTP’ye, hükümetlere, koalisyonlara, Meclis kavgalarına, toplumsal gündeme dair tanıklık.
Seçkiyle birlikte geçmişte yayımlanmış 25 röportajdan 11’ini kitaba aldım. Yayımlandıkları tarihle, tartışma yaratmama kaygısıyla orijinalini bozmadan…
Ve bunlara, kitaba özel, güncel bir de katkı yapmak kaçınılmazdı. Son röportaj da böyle oluştu.
Aslında son röportaj, aynı zamanda bu kitabın gerekçelerinden. Çünkü yanıtlanması gereken sorular, söylenmesi gereken sözler vardı son yıllara dair…
CTP-UBP koalisyonundan, CTP’nin muhalefete düştüğü UBP-DP koalisyonuna nasıl gelindi… Mehmet Ali Talat, istekli olmasına karşın neden cumhurbaşkanlığına aday olmadı/olamadı…
Ve Rum liderlerden Dimitris Hristofyas’ın kitabı… Talat’la ilgili önemli iddiaların, Kıbrıs müzakere sürecine dair ithamların, AKEL ile ilgili bilinmeyenlerin yer aldığı kitap… Bunlara da yanıt gerekiyordu ve bu yanıtın en doğru öznesi de Mehmet Ali Talat’tı. Yanıt için buradaki bir röportaj yeterli mi; tartışılır, ama en azından bir nebze katkı…
“Tarihi tarihçiler yazar ama, onlara kaynak yaratıp ışık tutan gazetecilerdir” derler. Amacım tarih yazmak değil, ışık tutmak.
Kitaptaki toplam 12 röportajdan 11’i, farklı tarihlerde çalıştığım kurum TAK ajansı bültenlerinden yayımlanmış, medyada gündem yaratmıştı. Çalıştığım kuruma ve bu röportajları sayfalarına taşıyan medya kuruluşlarına; emeğini esirgemeden satır satır okuyarak kitabın son okumasını yapan eski çalışma arkadaşım, kadim dostum Hasan Canpolat’a; fotoğrafların çoğunda imzası bulunan Hüseyin Sayıl’a; kitabın kısa sürede yayımlanması için teşvik eden yayıncım Nahide Merlen ve Hürrem Tulga’ya teşekkürü borç bilirim.
(Mart 2017)
ÖMER KALYONCU-ÖNSÖZ
Mehmet Ali Talat ile dostluğumuz, yıllar sonra omuz omuza vereceğimiz siyasi mücadelenin çok öncesine, çocukluk yıllarına dayanmaktadır. Bu nedenle, Talat’ın Kıbrıs Türk solunun verdiği barış ve demokrasi mücadelesindeki hizmetlerine, ilk yıllardan başlayarak, mücadelenin liderleri haline geldiği dönem de dâhil yakından tanıklık etmiş bulunmaktayım.
Talat, çocukluğunda da pek çoğundan farklıydı. Tek çocuk olmasından dolayı mı bilemem, diğer çocuklara karşı büyük bir toleransı vardı. Ortaokul, lise, hatta üniversite yıllarında ayni okullarda okuduk. İlişkide olduğu insan sayısı oldukça kabarıktı. Sosyal yönü kadar, akademik yönü de kuvvetliydi. Herkese zaman ayırır, ama okulda da çok iyi olmayı becerirdi.
Üniversite yıllarında, Türkiye’deki gençlik çeşitli sol gruplara bölünmüş olmasına rağmen Talat, Ankara’daki Kıbrıslı Türk öğrencilerin en önde gelen lideri konumundaydı. O yıllarda ortaya koyduğu performans ve örgütçülüğü, onun Türkiye’de okuyan öğrencilerin oluşturduğu öğrenci dernekleri federasyonu KÖGEF’in kuruluşunda rol almasını ve federasyonun ilk Genel Başkanı olmasını sağladı.
O dönemde sola ve gençlere karşı o kadar acımasız ve baskıcı bir ortam olmasa, belki de bir bilim insanı olurdu Talat. TÜBİTAK bursu kazanmıştı ancak bursu bir süre sonra Kıbrıs’tan giden taleplerle kesilmişti. Yüksek lisansını tamamladıktan sonra Kıbrıs’a döndü. 1973 yılında beraber üye olduğumuz CTP’de faaliyete başladı. Bir taraftan da ekmek parası kazanmanın yollarını aradı ve halk arasında “buzlukçu” olarak bilindi. İşini iyi yapıyordu ve müşterisi de çoktu. Buna rağmen işini bırakıp, zamanının tümünü siyasete adayacaktı.
İlk zamanlarda, hem çalışıyor, hem de partinin Merkez Yönetim Kurulu üyeliğini yürütüyordu. Uzun yıllar bu görevi sürdürdü. 1993 Aralık seçimlerinde parti, önemli bir gelişme sağlayarak ilk kez hükümette yer aldı. Talat, DP-CTP hükümetinde Eğitim Bakanlığı’na getirildi. O dönemde ilkokulların merkezileştirilmesi, teftiş dairesinin yeniden faaliyete geçirilmesi atılan önemli adımlardı. Ancak bir o kadar daha önemlisi, ders kitaplarının Kıbrıs’ta yazılması ve tarih kitaplarının şovenizmden arındırılması olmuştur.
Daha sonraki yıllarda, önce Başbakan Yardımcısı, daha sonra parti Başkanı oldu. 2004 yılında ise Başbakan Talat’ı görüyoruz. Talat, Başbakan olmadan önce Annan Planı döneminde partisi ve yetkili kurulları ile beraber önemli bir kampanyanın başını çekmiş, Kıbrıs’ta barış mücadelesinin yükselmesini sağlamıştır. O dönemde Talat’ın Türkiye televizyonlarındaki performansı, hem onu, hem de CTP’yi oldukça öne fırlattı ve 2005 yılında yapılan seçimde Cumhurbaşkanı seçilerek bir döneme son vermiş oldu.
Talat’ın siyasi yaşamı boyunca hizmet ettiği barış ve demokrasi mücadelesinin daha iyi anlaşılmasında önemli bir işlevi olacağına inandığım, arşiv niteliğindeki bu kitapla sevgili Nezire Gürkan’ın, Mehmet Ali Talat’la yaptığı röportajları bir araya toplayarak önemli bir çalışmaya imza attığına inanıyorum. Kendisini ve emeği geçen herkesi gönülden kutlarım.