Sağlık Bakanlığı’na gündem olmalı, tahlil programına girmeli…

İlk olarak birkaç ay önce sevgili arkadaşım, komşum Stella’dan (Açıman) duymuştum ve herkes gibi hayret etmiştim. Hatta çok bilmiş edalarında itiraz da etmiştim, “çare bulamayan hekimlerin gerekçesi” diye. Ama Stella ısrar etti, “dikkate al” diye ve iyi ki ısrar etmiş.

Çocuk gibi beslediği sokak köpekleri eşliğinde bisikletiyle kapıdan geçerken sürekli muhabbet ettiğimiz Stella ortadan kaybolunca kapısına dayandım. “Çok halsiz ve keyifsizim, evden çıkamıyorum, hatta depresyon halleri yaşıyorum” dedi. Neydi, nedendi derken, bir süre sonra bisikletiyle capcanlı kahveye gelince anlattı: Halsizliğin, ağrıların, depresyonun nedeni D vitamini eksikliğiymiş meğer…

Önce itiraz ettim bilmiş edalarıyla. “Siz de baktırın, herkes baktırsın, ciddi bir durum” deyince; “sen yabancısın, Kıbrıslı’da olmaz” diye karşı çıktım bu sefer.

Ama anlattıkları kafamı kurcalayınca doktorumu aradım, “nedir bu D vitamini” konusu diye. “Durum ciddi, Kıbrıslı D vitamini yoksunu” deyince, ilgim daha da arttı. Farklı ortamlarda hekim arkadaşlarla, tahlillerimi yaptırdığım arkadaşlarımla da konuşunca, aslında sağlık çevrelerinin konunun yabancısı olmadığını farkettim. Hele biraz da internetten konuyla ilgili yayınları okuyunca neredeyse “alarm” haline girmek gerektiğinin ayırdına vardım.

Yaz-kış güneş tutkunu, öyle 16.00’dan sonra değil günün her saatinde güneş altında yaşadığım için “bende zirvede çıkar” beklentisiyle “test” amaçlı tahlil de yaptırdım, doktorumun reçetesiyle. Ama sonuç hiç de sandığım düzeyde çıkmadı. Belki çoğunluk gibi yerlerde sürünen değerler değil ama sınırlarda. Sürekli güneş altında olan, sıcaktan korkmayan, dağ-ova-bayır yürüyen, sporunu sokakta yapan bende bile D vitamini sınır değerlerde…

Bu kadar veri toplayıp konuyu da Stella’nın dediği gibi “takıntı” haline getirince, uzman görüşüyle kamuoyuna taşıma derdine düştüm. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Umut Maraşuna ile randevulaştık, kısa bir görüşme yaptık ve O’nun da tespitlerinin neredeyse alarm düzeyinde olduğunu gördüm.

Belki her daim, belki son zamanlarda ortaya çıkan bir durum ama farkındalığımızın olmadığı bir konu. Tıp camiasının değilse bile, kamuoyunun… Kalp, kolesterol, kanser, demir, kan vs sürpriz değil ama D vitamini sürpriz Kıbrıslı için.

Belki hekimlerin ağırlıkla üstünde durdukları yaşam şeklinden kaynaklı bir eksiklik. Güneş adasında güneş ışınlarından yoksun, arabalara ve kapalı mekanlara mahkum yaşam şeklinden. Yazda sıcak, kışta soğuk diye gerekçeli yaşamdan… Ama galiba bunun da ötesinde coğrafyadan, güneş ışınlarının adaya düşüş açısından kaynaklanan bir hayati problem.

Bir çok hastalığın tetikleyicisi, belki sağlık sorunu yaşayan bir çok insanın farkında olmadan ana sorunu olan bu konuda Sağlık Bakanlığı ivedilikle politika geliştirmeli. Veri tabanı oluşturularak nedenleri saptanmalı ve yol haritası çizilerek insanlar bilinçlendirilmeli.

Hekimlerin bu konuda son yıllardaki saptamaları koordine edilerek başlanabilir veri tabanı oluşturulmasına. Okullardan başlayarak sağlık taramalarına dahil edilebilir.

D vitamini eksikliği hayati bir sorun, ama çözümü var. Tahlille saptanması ve tedavisi mümkün. Ama tahlilinin de, tedavisinin de hekim gözetiminde olması şart.

Tahlil mümkün olmasına rağmen KKTC’de ancak özel laboratuvarlarda yaptırılabiliyor ve 100 TL civarında yüksek bir rakam. Bu nedenle öncelikle bu tahlil, Sağlık Bakanlığı’nın gündemine alınarak devlet tahlil sistemine dahil edilerek herkes için ulaşılabilir olmalı.

Yeni değil, yeni farkına vardığımız bu konu, belki de bir çok sorunun, sorunlunun, hatta virüs gibi yayılan ruhsuzluğun/depresif hallerin nedenidir; kimbilir!

(Gazete360/Ocak2016)

Bir Cevap Yazın