27 Dünya Tiyatro Günü. UNESCO’ya bağlı Uluslararası Tiyatro Enstitüsü’nün kuruluş yıldönümü. Bu evrensel gün yaklaşık 40 yıldan beri Kıbrıs Türk tiyatrosu tarafından da kutlanıyor ama Kıbrıs Türk tiyatro hareketi bu tarihle sınırlı değil. Kıbrıs Türkü toplumun birçok sanat dalına yabancı olduğu yüzyılın başında tiyatroyla tanışmış. Yani Kıbrıs Türk tiyatrosu 100 yıllık, bir asırlık bir tarihe sahip.
Tarihi savaşlarla, çatışmalarla, tecrit dönemleriyle dolu Kıbrıs Türk halkı için tiyatro her dönem kendini ifade şekli olmuş. Tiyatro toplum yaşamına ayna görevi yapmış. Siyasi gelişmelere,çatışmalara paralel kimi zaman atak, kimi zaman durağan ve kesintili ama hep gelişmiş tiyatro.Türkiye’deki her hareketten de etkilenmiş.Kimi zaman okul, kimi zaman toplumsal mücadele platformu, kimi zaman eğlence oldu ama 100 yılda hep varoldu Kıbrıs Türk tiyatrosu…
Yüzyılın başında 1908 yılında başlayan Kıbrıs Türk tiyatro serüveni,salonsuz, ödeneksiz günlerden günümüzün modern sahnelerine, profesyonelliğe ulaştı. Ancak bu serüvende tarihe adları yazılan esnaftan avukata, hakimden öğretmene bir çok gönüllünün “toplumsal” kaygı talebi damgasını vurdu. Hala varlığını sürdüren “Kardeş Ocağı” ve gönüllüleri bunlardan biri…Bir diğeri de pek bilinmeyen, pek anılmayan LTSK’lar. Yani spor kulüpleri. Lefkoşa, Limasol, Larnaka, Lefke spor kulüpleri. 1940’lı yıllarda spor yanında tiyatro ve diğer kültürel alanlarda da tarih yazan, sonradan Çetinkaya ve Doğan Türk Birliği gibi spor kulüplerine alt yapı oluşturan LTSK’lar…
40 yıllık kesintisiz meslek yaşamıyla Kıbrıs Türk tiyatrosununun duayenlerindenYaşar Ersoy, Dünya Tiyatro Günü’nde Kıbrıs Türk tiyatrosunun sorunlarına vurgu yaparken, bu yıl LTSK’ları anımsatmak istediklerini söyledi. “Dünümüze sahip çıkmadan geleceği kuramayız” diyen Ersoy, LTSK’ları, bugün gençlerin en önemli mekanlarından spor kulüplerine örnek gösterdi.
Yaşar Ersoy, “Bizler gökten zembille inmedik, bir geleneğin mirasçılarıyız” diyerek bu yıl Dünya Tiyatro Günü’nde LTSK’lara dikkat çekmek istediklerini anlattı.
İLK SAHNE LİMAN AMBARLARI
Kökeni eski geleneksel Türk seyirlik oyunlarına dayanan Kıbrıs Türk Tiyatrosu, her dönemde Anadolu’nun, Türkiye’nin etkisinde kalmış. 1908 yılında Meşrutiyet’in ilanı ve İttihat-Terakki Örgütü’nün devlet yönetimini ele geçirmesiyle “Türkçülük” düşüncesi hız kazanır. Bu akım hemen Ada’ya da yansır ve aynı yıl “Hürriyet-Terraki Kulübü” kurulur. Bu Kulüb’ün 1908 yılında sergilediği Namık Kemal’ın “Vatan Yahut Silistre”, Kıbrıs’ta sergilenen ilk oyundur. Mağusa Liman ambarlarında sahnelenen bu oyun yanında Namık Kemal’in “Gülnihal” oyunu ve “Jön Türkler” de ilk oyunlar arasında yer alır.
Mustafa Kemal’in önderliğinde 1919’da başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı da Kıbrıs Türklerini etkiler. Avukat Fadıl Niyazi Korkut öncülüğünde bir grup Kıbrıslı Türk aydın “Hürriyet ve Terakki Kulübü”nün adını değiştirerek “Kardeş Ocağı”nı kurarlar. Böylece Kıbrıs Türk tiyatro hareketi bir adım daha ilerler.
KARDEŞ OCAĞI VE LTSK’LAR
Kardeş Ocağı’nın 1923’te kurulmasıyla batılı anlamda Kıbrıs Türk tiyatro hareketi de başlamış olur. Dönemin önde gelen aydınları Fadıl Niyazi Korkut, Dr. Pertev Bey, Osman Nuri, Kemal Efendi, Yağcı Ahmet Efendi, Tabak Hilmi Efendi, Necmi Avkıran, Kitapçı Lütfi Efendi, Hakim Burhan Bey, Hasan Saffet Hoca ve Mehmet Aziz Bey Kardeş Ocağı’nın kurulmasına öncülük ederler.
Kardeş Ocağı daha o yıllarda Shakespear’in, Moliere’in oyunlarını sahneler. Shakespear’in ünlü eserleri “Venedik Taciri”, “Othello”, “Hamlet” repertuara alınır.
LTSK’LAR TARİH YAZAR…GÖNÜLLÜLER SAHNEYE ÇIKAR
Her tür olanaksızlığın sürdüğü o günlerde “spor” ihtiyacıyla da kulüpler kurulur. Önce Lefkoşa’da kurulan spor kulübü ardından diğer kentlere, ilçelere örnek oluşturur. Limasol, Larnaka, Lefke ve diğer yerlerde spor kulüpleri kurulur. Ve tümü de “L” ile başlayınca LTSK’lar olarak anılırlar.
Ancak bu kulüpler sadece sporla değil, kültür ve sanat faaliyetleriyle de ilgilenirler.Esnaf, avukat, hakim, öğretmen gibi aydın ve gönüllülerin katkılarıyla bu kulüpler tiyatroların sahnelendiği, konferansların verildiği “okullara” dönüşür.
Lefkoşa’da Esnaf İbrahim Çolakoğlu, Limasol’da Ziya Rızkı, Larnaka’da Ahmet Saydam öncülük eder LTSK’lara…Hatta sahneye de çıkarlar…Eşiyle birlikte sahneye çıkan Ziya Rızkı’nın “Gençlerimizi hem sportif, hem de kültürel yönden geliştirmek için LTSK’yı kurduk” sözlerine de atıf yapar Yaşar Ersoy…
MARŞLARI BİLE VARDI
Kardeş ocağı ve diğer gönüllü örgütlerle işbirliği içinde yaklaşık 10-15 yıl son derece aktif ve katılımcı faaliyet gösteren bu kulüpler, Yaşar Ersoy’un ifadesiyle 4-5 perdelik oyunlarla inanılmaz performanslar sergilerler. Tümü amatör, tümü gönüllü…”Bugün 2 perdelik oyun bile uzun gelir, 4-5 perdelik, yani 4-5 saatlık oyun sahnelerler, miting gibi geceler düzenlerlerdi…” diyor Yaşar Ersoy.
Ersoy’un bugün hala koruduğu duyurulara, biletlere gore Lefkoşa’nın güneyindeki Magic Palace ve Papadopulos salonlarında düzen ve intizam içinde, büyük bir şevkle sahnelenen bu oyunlarla milli mesajlar verilir, toplumsal mücadele ayakta tutulmaya çalışılır ve aynı zamanda toplumun eğlence ihtiyacı karşılanırdı.
“LTSK giderken ileri…Hazırlıyor sahneye gençleri…LTSK bağlıyız sana biz…Bıraktıkça her sahnede şanlı iz…” sözleriyle başlayan marş bile yazıldığına dikkat çeken Yaşar Ersoy, sonradan Çetinkaya, Doğan Türk Birliği gibi spor kulüplerine dönüşen LTSK’ları bugünkü kulüplere örnek gösterdi.
“Gençler spor kulüplerinde, bugün de spor kulüpleri sosyal ve kültürel misyon taşımalı. Sağlıklı gençler ancak böyle yetişebilir” diyerek, bu yılki tiyatro ödülünü de LTSK’lar anısına Çetinkaya Spor Kulübü’ne vereceklerini söyledi.
SAHNEYE ÇIKAN İLK KADINLAR
Kardeş Ocağı ve LTSK’lar Kıbrıs Türk kadınının sahneye çıkmasında da öncülük eder. Kardeş Ocağı’nın “Venedik Taciri”, Müslüman Türk kadının ilk kez sahneye çıktığı oyun olarak tarihe geçer. Müslüman Türk kadınlarının sahneye çıkmasının günah ve suç sayıldığı, kadın rollerini erkeklerin veya Afrolar, Marika, Victor, Peruz, Celya isimli İstanbul kökenli Rum-Ermeni kadınlarının oynadıkları bu dönemde 2 Türk kadın büyük bir cesaret örneği sergileyerek sahneye çıkarlar. Öğretmen Dervişe İrfan ve Fahriye Hanım…
Bu iki kadın sanatçının ardından Vedia Barut, Kamran Aziz, Feyziye Hulusi ve Süheyle Küçük sahneye çıkan ilkler arasında tiyatro tarihinde yerlerini alırlar. Türkiye tiyatro hareketinin etkisi altında olan Kıbrıs Türk tiyatrosu, Türkiyeli yazarlardan Namık Kemal ve Faruk Nafiz’in oyunlarını da sahneler. 1930’lu yıllarda ise Dar-ül Bedayi (İstanbul Şehir Tiyatrosu) ard arda Kıbrıs’a gelir. Kıbrıs Türkü, tiyatronun duayeni Muhsin Ertuğrul’u, Vasfi Rıza Zobu’yu tanır. Ünlü tiyatrocular Kıbrıs’a düzenledikleri turnelerle hem tiyatroyu sevdirirler, hem de birçok yetenekli insanı sahnelere kazandırırlar.
SAVAŞ YILLARI
Toplumlararası çatışmaların 1950’li yılların sonunda başlamasıyla Türk tiyatro hareketi etkilenir. Milli oyunlar baş köşeye oturur. Tiyatro aracılığıyla Kıbrıs Türk halkının milli bilincinin diri
kalmasına hizmet edilir. Özellikle Özker Yaşın’ın yazdığı manzum oyunlar büyük ilgi görür.
1950’li yılların sonlarında Kıbrıs Türk tiyatro hareketi yeni bir örgüt kazanır. Güzel Sanatlar Derneği…Suphi Rıza, Samiye Mustafa, Kemal Tunç, Hatice Söğüt, Hülagu Aytaçoğlu ve daha birçok isim bu dernekle tiyatro hareketinin yaşam serüvenini devam ettirir. Milli oyunlar yanında “Erkek Güzeli”, “Para Delisi”, “Ayıkla Pirincin Taşını” gibi komediler sahneleyen dernek yaşamını 1963’e dek sürdürür.
İLK SAHNE…M.Ö. VE M.S.
Ve 1963 Şubat’ı. “İlk Sahne” kurulur. Kıbrıs Türk tiyatro tarihinde çok önemli bir dönem başlar. Tiyatro hareketini “M.Ö.-M.S.” diye iki döneme ayıran dönüm noktası. Kıbrıs Türk tiyatrosunun gelişmesinde ve bugünlere ulaşmasında temel bir yapı olan “İlk Sahne”, bugünkü Devlet Tiyatrosu’nun da çekirdeğini oluşturur.
İlk profesyonel tiyatro sayılabilecek “İlk Sahne”, ilk konservatuar mezunu Üner Ulutuğ öncülüğünde, yine ilk konservatuar mezunu kadın sanatçı Ayla Mesut (Haşmed), Kemal Tunç, Yücel Köseoğlu, Biler Demircioğlu, Hatice Söğüt tarafından kurulur. İlk temsil de Vedat Nedim Tör’ün “Kör” oyunudur. Bu oyun da Çtinkaya Spor Kulübü’nde sahnelenir.
İlk Sahne” 1965 yılında Bayraktar Kenan Coygun’un talimatıyla Kıbrıs Türk Yönetimi’nden ödenek alır ve Kıbrıs Türk tiyatro hareketinin ilk ödenekli tiyatrosu olarak resmiyet kazanır. Türkiyeli oyun yazarlarının yanısıra, batılı yazarlardan da oyunlar sahneler. Lefkoşa’da sahnelediği oyunları diğer yerleşim yerlerine de taşıyan “İlk Sahne”, tiyatronun yaygınlaşmasına önemli katkılarda bulunur.
“İlk Sahne” 1974 Barış Harekatı’nın ardından “Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrosu” olarak adlandırılır ve bugüne kadar gelir…
Çeşitli sorunlar nedeniyle bu tiyatrodan ayrılan sanatçıların 1980’de kurduğu Lefkoşa Belediye Tiyatrosu da ülkenin ikinci ödenekli tiyatrosu olur.
(TAK/ Mart 2009)
“LTSK’LAR MİHENK TAŞI… İLK SAHNE LİMAN AMBARLARI” üzerine bir yorum