YUKA zamanı… Hayat suriçinde
Yaklaşık iki yıl önce Portekiz-İspanya’yı (Porto, Lizbon, Madrid, Barcelona) kapsayan uzun tatilimin ardından, “10 yıl sonraki Lefkoşa” benzetmesi yapmıştım da yadırgayanlar olmuştu. Özellikle Lizbon’da eski kentin dönüşümüne tanıklık edince… Yıkık-dökük evlerin butik otel, konut ve eğlence yeri olarak turizmin hizmetine sunulduğunu, duvarların boyandığını, sokakların ruh taşıdığını gözlemleyince “neden olmasın” diye umudumu dile getirmiştim. “Bizden bir şey olmaz” diyerek yadırgayanlar da, ben de haksız çıktım; 10 yıl bile sürmedi. Belki bir kaç yıl daha gerekiyor ama Lefkoşa’nın sur içiyle büyük bir dönüşüm yaşadığını, dünya kenti olmaya aday olduğunu fark edelim. Özellikle bu hafta sur içine taşınarak farkındalığımızı artıralım.
Dikey bahçeleri de olacak artık Lefkoşa’nın
Bugünden (pazartesi) başlayarak sokaklar daha da şen, daha da kalabalık bölgede. Tıpkı Floransa’da, Lizbon’da, Madrid’de olduğu gibi sanat sokağa taşınacak yine. Duvarlar boyanacak, sokaklarda dans gösterileri olacak, bisiklet turları düzenlenecek, daha da ilginci 4-5 ayrı noktada duvarlara dikey bahçeler kurulacak. Kentin yeşile açlığı giderilecek. Ve tüm bunlar bir grup gönüllü genç insanın çabasıyla yapılacak. Çünkü bu hafta sur içinde YUKA Blend Street Festivali var. Alışılmış festivallerden değil bu. Sokakta sanat, out-door yaşam demek daha doğru aslında.
Karışım, geçmişten güne…
Dünyada ender bulunan yapısıyla Büyük Han, Sabor Restoran, kapıların açılması gibi mihenk taşlarıyla son 10 yılda hızlı bir dönüşüm sürecine giren Lefkoşa Suriçi, geleneksel esnaf yanında çoğunluğu entelektüel gençlerin açtığı yeni mekânlarla her geçen gün zenginleşiyor. Geleneksel ile çağdaş mekânların yarattığı cazibeyle Kıbrıslılar yanında, Rumlar ve çeşitli ülkelerden turistler için de cazibe merkezi olan bölge, bu hafta on binlerce konuk ağırlamaya hazırlanıyor.
İki yıldan beri geleneksel hale gelen, her yıl daha da büyüyen YUKA festivali, aslında bir felsefenin ürünü. İsim, tropikal bir bitkiden geliyor. Yuka, bir kaktüs adı. Blend, karışım manasında. “Geçmişten günümüze bir karışım.”
Samanbahça’ya, Yediler’e, Girne Kapısı’na kadar yayılıyor
Festivalin kurucusu, bölgeye ruh katan Stüdyo 21’in sahibi Derviş Zeybek. İlk yıl bir sokakta başlayan festival, geçtiğimiz yıl yayılarak bir haftada 20 bin kişiyi konuk etmeyi başardı. Bu yıl sınırları daha da zorluyor. Sadece Selimiye/Arasta bölgesi değil, Yediler, Girne Kapısı, Samanbahça’ya kadar yayılıyor. Buralarda da duvarlar boyanacak. Tesadüfen, rastgele de değil. Aralarında 14 ülkeden 20’ye yakın graffiti (duvar yazısı/boyama) ustasının da katılımıyla sokak sanatı yapılacak. Önceden tasarlanan figürler, kentin her yanını saracak. Bunlar arasında koza gibi yerel figürler de var. Bandabuliya’dan Samanbahça’ya kadar, önceden saptanan onlarca duvar bugünden itibaren boyanacak. Böylece son birkaç yılda yapılan 50 civarındaki graffiti’ye bir o kadar daha eklenecek.
Duvarlarda bahçe kurulacak
Bu yıl festival kapsamında ilk defa dikey bahçeler de kurulacak. Duvarlar, doğal bitkilerle döşenecek, şehrin yeşile açlığı planlı-programlı bir çabayla giderilmeye çalışılacak. Lefke Hanı, Belediye Parkı, Belediyeler Birliği bölgeleri dâhil bahçe ekilecek duvarlar belirlenmiş durumda. Sardunya, mercan, telgraf çiçeği gibi yerel bitkilerden oluşan dayanıklı türler seçildi. Dikey bahçelerin bakımı ise, zaman ayarlı damlama sulama yöntemiyle belediye ve esnaf katkısıyla yapılacak.
Mercan Dede finali yapacak
Aylardan beri hazırlıkları süren festivalde müzikten dansa, yemek ve satış stantlarından sergilere kadar yok yok. Bölge esnafının da destek verdiği, resmi ve özel kuruluşların finansman sağladığı festivalin finali ise, pazar gecesi görkemli bir konserle yapılacak. Sufi müziği geleneğini çağdaş müzikle harmanlamasıyla ünlü Mercan Dede, Belediye Parkı’nda konser verecek.
Amele gibi çalışıyorlar
Çeşitli meslek gruplarından yaklaşık 20 genç insan, festival için aylardan beri amele gibi çalışıyor. Festivale öncülük eden Stüdyo 21’in sahibi, bölgedeki dönüşüme de önemli katkı sağlayan Derviş Zeybek, sokak sanatının gücüne vurgu yaptı.
Bölgede oluşan enerjiyi, dönüşümü, “Taş enerji tutar. Beton binada aynı enerjiyi bulamazsınız” sözleriyle özetledi Zeybek. “Lafın ötesine geçelim, üretelim, hayata hayat katalım. Burada bir dönüşüm yaşanıyor, yeni bir dille, yeni bir ruhla. Öze dönüş aslında, doğal olan. Doğal olandan uzaklaşarak, kavanozlarda yaşayarak yaşamdan kopuyoruz.”
Seneye hedef diğer kentler
“Sınırları zorluyorsunuz, sokaklar sığmadı, enerji yayılıyor” deyince, “Daha da yayılacak” diyor Derviş. Seneye hedef Mağusa, Girne, Güzelyurt, Lefke…
Sponsorler, destekçiler
YUKA’nın sponsor ve destekçileri de arttı bu yıl. Lefkoşa Belediyesi’nden Başbakan Yardımcılığı’na, Eski Esreler ve Müzeler Dairesi’nden Başbakanlık Uyuşturucuyla Mücadele Komisyonu’na, Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi’nden Gençlik Dairesi’ne kadar birçok resmi ve özel kuruluş farklı alanlarda festivale destek veriyorlar. Velespeed, Turkcell, Yapım İnşaat, Kale Boya, Atakom, Vakıflar İdaresi, Kızılay Derneği de destek verenler arasında.
(Havadis/10 Eylül 2018)
https://www.havadiskibris.com/tas-duvarlar-bahce-oluyor/ @Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber aracılığıyla