“Burada memleket havası var, insanlara iyi geliyor”
Büyük Han kahvecisi, Usta’nın Yeri. Kahvesi ve çayı özel, sulu muhallebisi ile ünlü. Ama tüm bunların ötesinde, çoğu zaman kahve bahane. Çünkü burası artık bir marka. Buluşma yeri, yaşam alanı. Müdavimleri var. Uğramayan, bilmeyen yok. Sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Rumların, Ermenilerin, turistlerin de odak merkezi. Liderlerin, konuk heyetlerin olmazsa olmazı. “Yiyeceği, içeceği, kokusu, dokusuyla memleket havası var burada. İnsanları çeken bu” diyor Mehmet Usta. Baba mirası kahvehaneyi aynı prensiplerle çalıştıran Mehmet Kanan.
Usta’nın Yeri olarak anılır Büyük Han kahvecisi. Tarihi Han’ın içindeki onlarca dükkândan biri, ancak buradaki tek kahveci. Han restore edilirken kurgulanmış; kahveci nerede olacak ve diğerleri. Hatta kim ne satacak. Temel mantık, her şeyin el emeği ve Kıbrıs ürünü olması. Zamanla denetim sorunları nedeniyle ihlaller çok oldu ama Usta’nın Yeri hiç taviz vermeden ilk günkü gibi kahvesi, çayı, limonatası, muhallebisiyle özelliğini korudu.
Yaklaşık 4 yıl önce hayatını kaybeden ünlü Ahmet Usta’nın prensipleri vardı. “Mehmet Efendi kahvesi yok, burada Ahmet Usta kahvesi var” derdi meselâ. Bu kahve, Kıbrıs’ta üretilen çeşitli kahvelerin karışımından oluşurdu. Veya çayı özeldi. 7 ayrı (karanfil, tarçın, zencefil, anason, nane, ada çayı, gara çay) karışımdan yapardı çayı. Sabah 6’da kahvehaneyi açtığında, ilk iş olarak çay bu karışımla ateşe konurdu. Pazar hariç haftanın 6 günü, bıkmadan, usanmadan. Sabah 06’da açılırdı ama 15’te mutlaka kapanırdı kahvehane.
“Aynı prensiplerle, değiştirmeden devam ediyoruz. Kahveyi, çayı, sulu muhallebiyi babamdan kalan yöntemle yapıyoruz. Sadece çalışma saatini biraz ileri çektik. Sabah 6’da açıyoruz ama 15 değil, müşteri durumuna göre 16’ya kadar kalıyoruz” diyor Mehmet Kanan.
Ayakkabı atölyesi aynen duruyor. Hedef müze
Kahvehaneye adını veren Usta’lığın kaynağı, rahmetli Ahmet Kanan. Ustalık, ayakkabıcılıktan geliyor. Vadili kökenli Ahmet Usta, Lefkoşa’nın ilk ayakkabıcılarından. Lefkoşa’ya önce usta yanına gelmiş, sonra usta olup Vacide hanımla evlenince yerleşip kalmış. Yıllarca ayakkabıcılık yaptı, sattı Lefkoşa’da. Şu an Uray Sokak’ta mesleği sürdüren Arif Nurak’ın da ustası.
“Hayatıydı ayakkabıcılık. Çok özenle, titizlikle yapardı. Eve de iş getirirdi. Annem ve ben, babamdan her aşamasını öğrendik ayakkabıcılığın. 1990’ların başına kadar devam etti. Bu tarihlerden sonra şartlar değişti, hazır ayakkabılar arttı, herkes hazırı tercih etti. Ayakkabıcılık, birçok meslek gibi işlevini yitirdi.”
Ahmet Usta’nın ayakkabı atölyesinin tüm malzemeleriyle kapalı durduğunu, hedefinin burayı müze haline getirmek olduğunu da ekledi oğul Mehmet Kanan.
Kahvehane ile devam etti
Ayakkabıcılığın ömrünü tamamlamasının ardından Vakıflar’dan kiralanan dükkânda kahvehane/büfe işletmeye başlamış Ahmet Usta. Büyük Han’ın henüz daha atıl olduğu 1990’lı yıllar. Han’ın dış yüzündeki bir dükkânda başlamış bu işe. Han’ın yıllar süren restorasyonunun 2002’de tamamlanmasıyla da şu anki yerine taşınmış. Tam 17 yıldır burada, iki dükkândan oluşan mekânında.
1983’ten itibaren Vakıflar İdaresi’nde çalışan, geçtiğimiz yıl müdür yardımcılığı görevinden emekliye çıkan İnşaat Mühendisi, 1958 doğumlu Mehmet Kanan, Vakıflar çalışanı olarak Büyük Han’ın restoresinden içindeki dükkânlarla ilgili kurgulamaya kadar tüm süreçlerde görev almış.
“Doğru ve vizyonu olan bir kurgulamaydı. Hangi dükkânda ne tür iş yapılacak belirlenmişti. Bazı planlanan şeyler yapılamadı ama kurgulama iyiydi. Hep Kıbrıs el işi, el ürünü, yerel odaklı yapılmıştı.”
Mehmet Kanan yorumdan kaçındı ama, zamanla denetimsizlik ve istismarlarla ithal ürünler de satılmaya başlandı Han içinde veya çalışma alanı dışında üretimler yapıldı.
Müdavimlerin vazgeçilmezi
Ahmet Usta’nın yaklaşık 4 yıl önce hayatını kaybetmesinin ardından kahvehanenin işletmesini devralan tek evlât Mehmet Kanan, ortaklık ve devir tekliflerine rağmen kahvehaneyi babadan devraldığı anlayışla, hatta aynı ekolle çalıştırmaya devam ediyor. Kahve, çay, limonata, sulu muhallebi yapımında; gelen gidenle ilişkilerde, muhabbette baba ekolü geçerli.
Mekânın müdavimleri de yıllardan beri aynı. Her gün yüzlerce gelip geçen ziyaretçi yanında, “bugün gelmedi, acaba hasta mı” dedirten onlarca müdavimi var kahvehanenin. Orbay Deliceırmak, Mustafa Doğrusöz, Salih Bayraktar, Soner Maniler, Erbay Erişer dahil 20 civarında müdavim her gün aynı saatlerde orada. Memleket meselelerini yorumluyorlar, tavla oynuyorlar, gazetelerini okuyorlar, bulmaca çözüyorlar. Arada şarkı söyleyenler bile var. Bu müdavimler arasında her gün Güney Kıbrıs’tan gelen Rum ve Ermeniler de var.
Cumartesi günleri ise kahvehane fenomen olmuş durumda. Sandalye, masa bulup oturmak bile mesele. Cumartesilerin kesintisiz müdavimi ise ünlü “fun club”. Gazeteci Süleyman Ergüçlü öncülüğünde kurulan, çoğunluğu Rumlardan oluşan, sürekli sayısı artan, ara ara yerli ve yabancı liderlerin, diplomatların da konuk olduğu grup. “Ne yağmur, ne sıcak, hiçbir şeyden etkilenmeden, hiç aksatmadan, hep keyifle bir araya gelen; hem kahvehanemize, hem Büyük Han’a renk katan bir grup” diyor Mehmet Kanan.
Memleket kokusuna geliyor insanlar
Babadan miras kaldı kahvehane. Görev mi, yoksa severek mi yapıyor?
“Baba mirasını, emekle kurduğu işi yaşatmak benim için görev. İsminin yaşaması, o buradayken gelen insanların gelmeye devam etmesi, aynı muhabbet ortamının bozulmaması benim için önemli. Zaten hayattayken de hep beraberdik. Hem ayakkabıcılıkta, hem kahve işinde vakit buldukça hep yanında oldum. Bu işi seviyorum da aynı zamanda. Zor ama keyifli, insanlarla iç içe. Buraya her tür insan geliyor, herkes geliyor. Sanki hayatın merkezi burası gibi. Memleket havası, kokusu var burada. İnsanları, hepimizi çeken de bu hava, koku. Herkes seviyor bu havayı, kendini ait hissediyor… ”
Gülen yüzü, ışıklı gözleriyle mekânla bütünleşen Nevim Atmaca tek çalışanı kahvehanenin. Yoğun saatlerde, özellikle cumartesi öğrencilerden takviye alınıyor.
Güvenlik kaygısıyla kahvesini beraber getirmiş
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Lider Nikos Anastasiadis’in büyük yankı uyandıran 2015’teki ilk buluşmasına da mekân olmuştu Ahmet Usta’nın yeri. Ve bu röportaj sırasında, 4 yıl önceki buluşmayla ilgili bir detay da öğrenmiş olduk. Meğer, Rum liderin ekibi, güvenlik kaygısıyla kahvelerini beraberlerinde getirmişler, kahvenin yapımını kontrol etmişler ve Anastasiadis bu kahveden içmiş…
(Havadis/23 Eylül 2019)https://www.havadiskibris.com/?p=412585