“BASADEMBO” LATİNCE, ”GATSAVİDA” İTALYANCA

DOÇ. DR. OSAM: “KIBRIS TÜRK AĞZI TÜM AĞIZLAR GİBİ ZAMANLA YOK OLMAYA MAHKÛM”

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Necdet Osam,            Tük dilinin uzantısı olan Kıbrıs Türk ağzının zamanla yok olmaya mahkum olduğunu, bu nedenle kayıt altına alınması gerektiğini söyledi. Ülkenin birkaç dil bilimcisinden biri olan Doç. Dr. Osam, aynı durumun Yunan dilinin uzantısı Kıbrıs Rum ağzı için de geçerli olduğunu kaydetti.

KALİTE İÇİN ÖLÇME ŞART…DAÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ TESCİLLİ

Toplam 5 bölüm altında 13 programda öğretmen yetiştiren, çeşitli ülkelerden 2 bin 500 öğrencisiyle mühendisliğin ardından DAÜ’nün ikinci büyük fakültesi konumundaki Eğitim Fakültesi’nin Dekanı Doç. Dr. Necdet Osam’la gündemden hiç düşmeyen eğitimi, eğitim kalitesini, kolejleri, kolej giriş sınavlarını ve uzmanlık alanı Kıbrıs Türk ağzını konuştuk.

Üniversitedeki 7 fakülteden biri olan Eğitim Fakültesi’nin Avrupa Üniversiteler Birliği’nin değerlendirme sisteminden geçerek ölçme-değerlendirme sistemine dahil olduğunu ve Türkiye’deki 77 eğitim fakültesi arasında 6’ıncı sırada yer aldığını anlatan Doç. Osam, “Bologna Süreci’ne dahil edilsek her şeyimizle hazırız. Üniversitemiz hep maaşlarla ön plana çıkıyor, ama biz kaliteyle uğraşıyoruz” diye konuştu.

EĞİTİM KALİTELİ Mİ, KALİTESİZ Mİ… ÖLÇÜ YOK

Ülkedeki eğitim sistemi için “kaliteli” veya “kalitesiz” demek için temel kriter olan ölçme-değerlendirme gerektiğini, ancak bu konuda büyük eksiklikler olduğunu anlatan Doç. Dr. Necdet Osam, yaklaşık 10 yıldan beri çeşitli dönemlerde ve aralıklarla Eğitim Bakanlığı’na danışmanlık yaptığını, bilimsel görüşler verdiğini ve ölçme-değerlendirme sisteminin kurulması için çaba gösterdiklerini belirtti.

Eğitimde sistem ve kalite için konuşması gerekenin uzmanlar ve akademisyenler olduğunu vurgulayan Doç. Osam, “Ama bizde herkes her konuda konuşuyor. Eğitimde de bu böyle. Elbette veli, sendikacı da konuşacak ama kendi alanında ve bir dereceye kadar” ifadelerini kullandı.

SINAV YERİNE ÖLÇME-DEĞERLENDİRME

Geçmiş hükümet döneminde kolej giriş sınavlarının kaldırılarak ölçme-değerlendirme sisteminin getirilmesinin bilimsel ve çağdaş bir yaklaşım olduğunu, bu sistemin kurulmasında akademik katkı yaptıklarını anlatan Doç. Osam, özetle şunları söyledi:

“Doğru, bilimsel, çağdaş olmasına karşın ölçme-değerlendirme sistemi uygulanamadı. Sendikalar, bu sistemi, öğretmeni tehdit olarak gördüler. Ölçmeden, değerlendirmeden kaliteyi veya kalitesizliği, başarıyı veya başarısızlığı nasıl belirleyeceksiniz! Sorun öğrencide mi, eğitimcide mi, müfredatta mı? Veya sorun var mı… Bunları belirlemek için ve öğrenciyi yeteneklerine, ilgi alanlarına göre yönlendirmek için ölçme değerlendirme şart. Dıştan bağımsız bir kuruluşun sürekli olarak bu sistemi sürdürmesi şart.”

KOLEJLER

Yeniden gündeme gelen kolej giriş sınavının ölçme-değerlendirme sistemini ortadan kaldıracağını, bu konudaki gelişmeleri ilgiyle izlediklerini anlatan Doç. Osam, “Sınavlar ayrıştırmacı (seviyeyle ilgili) olmalı, ama ayrımcı (statüyle ilgili) olmamalı” diye konuştu.

Üniversiteler dahil eğitimde yabancı dil kullanılmasına karşı olduğunu da söyleyen Doç Dr. Osam, “Bu durum Anayasa’ya da aykırı” diyerek eğitimin ana dilde olması gerektiğini savundu. Osam, “Çünkü dil, kimliğin simgesi, hatta ikiz kardeşi. Aksi halde yabancılaşırsınız” diye konuştu.

Başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinin birçoğunda, hatta Güney Kıbrıs’ta üniversitelerde eğitim dilinin ana dilde olduğuna dikkat çeken Osam, bu ülkelerde yabancı dilde eğitim veren özellikle devlet kurumu olmadığını ifade etti.

MİLLİYETÇİLİK DEĞİL DİL SOSYOLOJİSİ

Bir soruya karşılık, yabancı dilde eğitime karşı çıkmanın milliyetçilikle alakası olmadığını söyleyen Doç. Osam, “Dil sosyolojisi, dil planlamaları, dil politikaları bunu gerektirir. Eğitimde kaliteyi yakalamış, çağdaş ülkelerin de temel yaklaşımı bu bilimsel görüş doğrultusundadır” dedi.

Doç. Dr. Necdet Osam, “Aynı ortamda bulunan 4 kişiden sadece 1’i yabancı… Ve o ortamdaki herkes o yabancının dilinden konuşmak zorunda hissediyor kendini. ‘10 yıldır bu ülkede, neden Türkçe öğrenmedi’ diye sormadan yırtınıyoruz, kendimizi küçümsüyoruz” sözleriyle yaygın bir “komplekse” de dikkat çekti.

DİL KİMLİĞİN SİMGESİ

Uluslararası literatürde önemli yere sahip, çalışmaları bilimsel dergilerde yayınlanan, 4 yabancı dil bilen Doç Dr. Necdet Osam, “Dil çok önemli. Çünkü kültürün, kimliğin simgesi… Birbirlerini besliyorlar. Dili küçümsemek sizi kimliksizliğe götürür, kendi kültürünüze yabancılaştırır. İnsan kendi diline sahip çıktığı sürece kimlik ve kültürünü de sahiplenir. Fransızlara, Almanlara bakın. İngilizce bilse bile konuşmuyor, kendi dilini konuşuyor…” ifadelerini kullandı.

EĞİTİM SİYASET ÜSTÜ

Eğitimde sonuç almanın süreç ve istikrar gerektirdiğine dikkat çekerek her gelen hükümetle veya siyasi partiyle değişen sistem yerine, siyaset üstü ve bilimsel eğitim politikalarının kaçınılmaz olduğuna vurgu yapan Doç. Osam, özetle şunları söyledi:

“Her hükümetle, her seçimle eğitim sistemini değişmek, telafi edilemeyecek büyük kayıplara yol açıyor. İnsanlar huzursuz, öğrenci kaygılı oluyor… Sarsılmaz bir eğitim politikası için özerk bir bakanlık olmalı. Başarı ve kalite için süreklilik önemli. Eğitimi gelişmelere, beklentilere göre uyarlayabilmelisiniz ama, sürekli sistem değiştiremezsiniz.”

TAM GÜN EĞİTİM

Hemen hemen her hükümetin programına giren, toplumda  destek bulan “tam gün” eğitimi de eleştiren Doç. Osam, “19 yaşındaki üniversite öğrencisi 50 dakikalık dersin 16 dakikasını algılar. Bu bilimsel bir doğru…8-9 yaşındaki çocuğu bütün gün okulda niye tutasınız ki! Bu teknolojik çağda neden tam gün eğitim… Hiçbir bilimsel yaklaşım bunu desteklemez. Tercih edilmesinin tek nedeni, ailelerin çocuklarına huzurlu ortamda muhafaza istemeleri” ifadelerini kullandı.

TARİH KİTAPLARI

Uzun süreden beri gündemde olan tarih kitapları konusunda da fazla detaya girmeden değerlendirme yapan Doç. Osam, özetle şunları söyledi:

“Her çalışma bir üründür. Ama bir kalitede, bir standartta olmalı. İnsanların, toplumların tarihini olumsuzluklar bağlamında kullanmamak, siyasete alet etmemek gerekir. Ama tarihin ıslah edilmesi de söz konusu olamaz. Gerçeği değiştiremezsiniz…”

GENÇLER GAZETE BİLE OKUMUYOR VE KENDİNİ İFADE EDEMİYOR

Akdemiysen ve dil bilimci olarak Kıbrıs Türkü’nün, özellikle gençlerin kendini ifadede güçlük yaşamasının nedenlerini de şöyle yorumladı Doç. Osam:

“Kendini ifade için zihinsel sürecin gelişmesi gerekir. Bunun için de okumak ve yazmak gerekir. Ne kadar çok okursanız zihinsel süzgeç o kadar artar. Oysa şimdi bakıyoruz, bizim üniversitedeki gençler dahil okumuyorlar. Kitap da okumuyorlar, gazete de… Kağıt ve kalemden yoksun bir nesil. Tek tutku internet…”

KIBRIS AĞZI DEĞİL KIBRIS TÜRK AĞZI

Ülkenin birkaç dil bilimcisinden biri olan, bu alanda dünya literatüründe yeri olan Doç. Dr. Necdet Osam, Kıbrıs Türkçesi ile ilgili sorulara karşılık da “Kıbrıs Türkçesi değil, Kıbrıs Türk ağzı. Aynı şekilde Kıbrıs Rum ağzı. Çünkü her ikisi de bir dilin uzantısı” dedi.

“Kıbrıs ağzı” tanımlamasına da “Tek kimlik yok ki tek ağız olsun. Kıbrıs ağzı coğrafik bir tanımlama, şemsiye terim” ifadesiyle karşı çıkan Doç. Osam, bu coğrafik yapı nedeniyle Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum ağızlarında ses ve vurgu benzerlikleri olduğuna dikkat çekti.

Soru takılarının düşürülmesi (aldın?…napan?…) gibi temel vurgularda her iki ağızda da coğrafyanın getirdiği doğal benzerlik olduğunu anlatan Doç. Osam, 2002 yılında Türk ve Rum tarafında yapılan benzer araştırmanın bu konuda önemli ipuçları verdiğini bildirdi.

SAMİMİ AMA ÇEKİCİ DEĞİL…GÜVENİLİR AMA İLGİNÇ DEĞİL

Kendisinin de yer aldığı ve toplam 2 bin kişiyi kapsayan bu araştırmada Kıbrıs Türk ve Kıbrıslı Rumlara kendi ağızlarıyla ilgili değerlendirmelerinin sorulduğunu anlatan Doç. Osam, iki tarafta da büyük oranda benzer sonuçlar alındığını anlattı.

Bu araştırmaya göre Kıbrıslı Türkler ve Rumlar kendi kullandıkları dili “samimi” buluyor ama “çekici bulmuyor”. “Sevecen” buluyorlar ama “eğitim dili olarak görmüyorlar”. “İlginç olmadığı” görüşü de yaygın… Ve Türkler ile Rumlar, kendi ağzını kullananları “daha güvenilir” buluyor.

“BASADEMBO” LATİNCE, ”GATSAVİDA” İTALYANCA

Kıbrıs Türk ağzında, zengin kültürel yapının göstergesi olarak birçok farklı kökenden kelime kullanıldığına dikkat çeken Doç. Osam, Latince kökenli “basadembo”, İtalyanca kökenli “gatsavida” örneklerini verdi.

Doç. Dr. Osam, Rumcada da 150’ye yakın Türkçe kökenli sözcük bulunduğuna dikkat çekti.

KIBRIS AĞZI YOK OLMAYA MAHKUM

Dil kullanımının eğitim düzeyine göre şekillendiğini, Kıbrıs Türkleri arasında birçok insanın da Kıbrıs Türk ağzı değil Türkçe dili konuştuğunu söyleyen Doç. Osam, “Eğitimde, basında, resmi kurumlarda kullanılmayan dil yok olmaya mahkumdur. Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum ağzı da tüm ağızlar gibi zamanla yok olacak, bu kaçınılmaz” dedi.

Bu nedenle Kıbrıs Türk ağzının kayıt altına alınması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Osam, Kıbrıs Türk ağzı ile ilgili kitaplar ve sözlüklerde büyük hatalar olduğunu da kaydetti.

ABARTILI VURGU KİMLİK BUNALIMI

Doç. Dr. Necdet Osam, özellikle gençler arasında yaygınlaşan Kıbrıs Türk ağzının “abartılı” kullanımını da, “Bilinçaltı olarak kimlik bunalımıyla ilgili. Kimliğini ayrımcı olarak kullanma çabası. Farklılığını ortaya koyup algılanmayı sağlama gayreti” diye değerlendirdi.

(TAK/Temmuz 2009)

 

(TAK/ Temmuz 2009)

Bir Cevap Yazın