“Ruso’yu şehit edildiği yerde bulduk ama alamadık”

dav

Firdevs İslamoğlu, adanın eğitimli ilk hemşirelerinden. Hatta Kıbrıslı Türklerin ilk hemşire öğretmeni. İngiliz Sömürge döneminde İngiltere’de eğitim alanlardan. Hemşireliğin, hekimlik kadar saygın olduğu yıllarda, ünlü şapkalı kıyafetleriyle sağlığın vazgeçilmezlerinden. 1963 çatışmalarını, 1974 savaşını yaşayanlardan. Şehit Hüseyin Ruso’yu 1963’te vurulduğu yerde bulan ama alamayan, Cikko Manastırı’na tıkılan 500 Türk’ün otobüslerle Türk tarafına taşınması görevini üstlenen, Baf Sancaktarı’nın 1974’te helikopterle İngiliz üslerinden kaçırılmasına eşlik eden, Yunan albayın tutsak eşinin acısına tanıklık eden bir mücahide hemşire aynı zamanda. Yaşamı; adanın, Kıbrıs Türkü’nün tarihi sürecinin özeti gibi aslında.

Yaklaşık 40 yıllık hemşirelik, başhemşirelik, hemşire eğitmenliğinin ardından 1992’de emekli olan 86 yaşındaki Firdevs İslamoğlu, “Çok çalıştık, inanılmaz işler yaptık ama iyi ki yaptık. Çok huzurluyum” diyor. “Hemşire sağlıkta esastır, hekimsiz olabilen durumlar var ama hemşiresiz hiçbir şartta olmaz. Bizim nesil hemşireler hastaya her hizmeti yaptı, yıkadı, yedirdi, temizledi, giydirdi. Bugün artık çok farklı. Köprülerin altından çok sular aktı. Hatta hemşire olmayanlara bakıcı belgesi verir hale geldik” diye ekledi.

dav

Hafız kızı… Fecriye, Havva, Siddiga ebelerin ardından

Firdevs İslamoğlu, Pergama kökenli imam Hafız Mehmet İsmail’n 6 çocuğundan biri. 1932 Vadili doğumlu. Babanın becayişleri nedeniyle sürekli farklı yerlerde yaşadı, bu nedenle Vadili doğumlu. Baba imam ama geleneksel Kıbrıslı ailelerden, kız çocukları dâhil evlâtların eğitimine hep çok önem verdi.

Lefkoşa’da, Viktorya Kız Lisesi’nde yatılı okudu Firdevs. Burada okurken yurt arkadaşlarına sağlık konusunda ilgi ve yardımları, İngiliz öğretmenin ilgisini çekti, “senden iyi hemşire olur” dedi. Destek verdi, yönlendirdi öğretmen. 1950’li yılların başı, hemşireliğin değer kazanmaya başladığı dönem. Aralarında tek Türk Türkân Aziz’in de bulunduğu ilk 3 hemşirenin ardından, yurt dışında hemşire eğitimine ilginin arttığı yıllar. O zamana kadar, sadece pratikten deneyim kazanmış yaşlı köy kadınları tarafından yapılıyordu hemşirelik, daha doğrusu ebelik hizmeti. Sonradan da uzun yıllar köylerde hizmet veren, bizim neslin de hayatında yer tutan Fecriye, Havva, Siddiga ve daha nice ebe…

dav

İngiltere’de hemşire ve ebe, Avustralya’da eğitmen eğitimi

İngiliz Sömürge Yönetimi, 1930’lu yıllarda Türkân Aziz dâhil ilk hemşireleri Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde eğitime gönderirken, 1950’lerden itibaren İngiltere’ye göndermeye başladı. Firdevs İslamoğlu da, 1951’de 3 yıllık eğitim için burslu olarak İngiltere’ye gitti. Queen Mary’s Hospital’da hemşire eğitiminin ardından, zorunlu olarak yaklaşık bir yıl da ebelik eğitimi aldı. Ve adaya dönünce, burslu eğitim karşılığında 5 yıllık zorunlu hizmet için Lefkoşa Genel Hastanesi’nde göreve başladı. 1963 çatışmalarına kadar burada görevini sürdürdü.

Avustralya’da da eğitici eğitimi aldı ve Kıbrıs Türkü’nün ilk hemşire öğretmeni olarak tarihe geçti. Emekli olana kadar 40 yılda yüzlerde hemşirenin yetişmesine katkıda bulundu.

Belgeleri, fotoğrafları hazine gibi

Toplumsal çatışmaların 1963’te başlamasıyla, tüm alanlarda olduğu gibi Kıbrıs Türkü hastane olanaklarından yoksun kalınca, Lefkoşa’nın Türk kesimindeki tütün fabrikası hastaneye dönüştürüldü ve Firdevs İslamoğlu diğer Türk sağlık görevlileriyle birlikte burada görev yapmaya başladı. Derme çatma, her olanaktan yoksun bu hastane yanında, sonradan diğer bölgelerde kurulan hastanelerin kuruluşlarına tanıklık etti. 1978’de açılan Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin açılışında da  Başhemşire olarak görev aldı. Bu törende Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş’le fotoğrafları hâlâ evinin baş köşesinde. Eğitim yıllarından belgeler, notlar, atanma ve görev yazıları, isimleri de hazine gibi korudu.

Ruso’yu şehit edildiği yerde buldu ama alamadı

Toplumsal çatışmaların başladığı 1963’te Küçük Kaymaklı’da şehit edilen, mezarı 54 yıl sonra 2017’de Tekke Bahçesi’nde bulunan ve geçtiğimiz yıl toprağa verilen Hüseyin Ruso ile ilgili trajik anısını da anlattı Firdevs İslamoğlu…

“Vurulduğu duyulunca Dr. Necdet Ünel (TMT’nin Sağlık işlerinden sorumlu komutanı/Dal 6) ‘gidin, cesedi alıp gelin’ dedi. Doktor Hüsrev (Dağseven) ile birlikte gittik. Ruso’nun cesedini bulduk, eğili vaziyette yatıyordu. Karşıdaki mazgallarda da Rum askerleri vardı. Tam eğildik cesedi almak için, Kızılhaç görevlisi geldi, almayın diye uyardı. Alırsak karşıdan Rumlar ateş edeceklerdi. Bulmamıza, görmemize rağmen alamadık cesedi…”

Cikko Manastırı’ndan taşıdı

Aynı dönemde bir başka görev…

“Rumlar, Kumsal ve Küçük Kaymaklı’dan topladıkları 500’den fazla Türkü, Cikko Manastırı’na tıkmıştı. Onları alıp getirme görevi de bana verilmişti. (Rahmetli) Hâkim Hamdi Atalay ile birlikte gittik. Ağlamalar, travmalar arasında otobüslerle getirdik oradaki insanlarımızı…”

Morglar sığmadı

Firdevs İslamoğlu, diğer sağlık görevlileriyle birlikte 1974 savaşının da tanıklarından…

“Türk askerinin paraşütlerle inişini hastanenin damından izledik. Dr. Kaya Bekiroğlu ‘hazır olun’ diye bağırdı. Ve ardından yaralılar, ölüler gelmeye başladı. Morg sığmadı. Malzemeler de sınırlıydı. Tıbbi malzeme, sargı bezi temininde Barış Gücü yardımcı oldu bize. Gün 24 saat nefes almadan çalıştık. Aylarca iki kişi bir karyolaya uzanarak hastaneden çıkmadan görev yaptık. İnanılmaz zamanlardı.”

Sancaktar hiç konuşmadı

1963 gibi, 1974’e dair unutulmaz anıları da çok…

“İngiliz Ağrotur Üsleri’ne kaçırılan Baf Sancaktarı’nı buradan helikopterle alan ekipte yer aldım. Sahte kimlikle kaçırılmıştı bölgeden komutan. O yüzden hiç konuşmaması gerektiği söylenmişti, kimliğinin açığa çıkmaması için. Teslim aldığımızda da, Lefkoşa’ya getirdiğimizde de tek kelime etmedi. Helikopterle şu anki AKM önüne, lise bahçesine indik.”

Ve bir diğeri…

“Yunanlı bir albayın karısı, bebeğiyle birlikte esir düştü. Bizim hastanede bir odada tutuluyordu. Ağlamalarını hiç unutmam. Sürekli teselli etmeye çalıştım. Sonuçta 7 Türk askeriyle takas edildi ve serbest kaldı.”

dav

Anne hastanede beğendi

Röportaj boyunca bize eşlik eden eşi, emekli öğretmen, araştırmacı, şair Mahmut İslamoğlu ile nasıl tanıştıklarını da sorduk. “Annem hastanede görünce beğendi” dedi Mahmut İslamoğlu.

Toplumsal çatışma yıllarında, 1965’te evlenen Firdevs ve Mahmut İslamoğlu’nun tek çocukları, 1966 doğumlu Mehmet, şimdilerde DAÜ’de Öğretim Üyesi.

Köprülerin altından çok…

İmkânsızlıklar, savaşlar, toplumsal çatışmalarla yoğrulan zor bir meslek hayatı. O günlerden bu günlere bakınca, neler söyler…

“Çok zor şartlarda, hâlâ aklımızın alamayacağı imkânsızlıklar içinde çalıştık. Ama çok severek yaptık işimizi. Çok da saygı gördük. Bizim görev yaptığımız yıllarda hemşireler çok saygındı, hekimler kadar saygı görürdük. Hekimler de çok değer verirdi. Biz de her işi yapardık, görevdi, severek çalışırdık. Zaten sevgi, duygu olmazsa bu tip işlerde başarılı olamazsınız. Hastanın her türlü sağlık hizmeti, bakımı, yemesi, içmesi, yatağı; her şey bize aitti. Doğum olduğunda bebeği de, anneyi de yıkardık mesela. Şimdi hemşireler ‘bunlar bizim görevimiz değil’ diyor. Bizim eğittiklerimiz de çok ama galiba köprülerin altından çok sular aktı. Hatta geçen gün duydum, dıştan alınan bakıcılara, hastanelerde hasta bakımı için belge verdi devlet. Bu, çok yanlış. Hasta bakımını eğitimli kişiler yapar, hatta refakatçi olması da doğru değil.”

(Havadis/25 Şubat 2019)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın